Türk bilim kadınları
Türkiye’de bilim alanında varlık gösteren kadınlar, ağırlıklı olarak üniversitelerde görev almaktadır.[1] Kadın akademisyen sayısı 2002'de 26 bin 2 iken bu sayı 2020'de yaklaşık 3 kat artışla 76 bin 668'e çıkmıştır.[2] 8 bin 889 kadın profesör, 6 bin 514 kadın doçent, 17 bin 698 kadın ise doktora öğretim üyesi unvanıyla akademisyen olarak görev yapmaktadır.[2]
Tarihin başlangıcından beri “bilim” ve “kadın” sözcüklerinin birlikte kullanımı herkes tarafından yadırganmıştır.[1] Kadınların ancak yüzlerce yıl süren çabaları ve hak arama mücadeleleri sonucu eğitime ulaşmaları mümkün olabilmiştir.[1] 21. yüzyılın başlarında kadınlar, dünyanın pek çok yerinde erkeklerle eşit koşullarda eğitim alabilmeye ve bilime katkı sunmaya başlayabilmişlerdir.[1] Az gelişmiş ülkelerdeki eşitsizlikler ve problemler hala sürmeye devam etmektedir.[1]
Türkiye'de kadının yükseköğrenim tarihi
[değiştir | kaynağı değiştir]Türk kadını yüksek öğrenim olanağını, ilk defa Meşrutiyet döneminde elde edebilmiştir.[1] Kız öğrencilerine yönelik dersler ilk kez, İstanbul Darülfünununda 5 Şubat 1914 tarihinde verilmeye başlanmıştır.[1] Kadınların sanat alanında yüksek öğretim almaları 14 Kasım 1914 tarihinde İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin açılması ile başlayabilmiştir.[1] Bu dönemde kız öğrenciler, ilk defa Dârülelhân'a (konservatuvar) devam hakkını kazanmışlardır.[1] Bu dönemde kızların yüksek öğrenim almaları esnasında kayda değer diğer bir olay, ilk kez karma eğitimin başlamasıdır.[1] Cumhuriyet’in ilan edilmesi ile Türk kadınları, aralarında en gelişmiş ülkelerin de bulunduğu pek çok ülkenin kadınlarından önce yasal haklarını elde etmişlerdir.[1] 31 Mayıs 1933 tarihinde “İstanbul Darülfünunu’nun Yürürlükten Kaldırılması ve Milli Eğitim Bakanlığınca Yeni Bir Üniversite Kurulmasına İlişkin Kanun” kabul edilmiştir ve bundan sonra kadınların üniversitenin her bölümüne girmeleri teşvik edilmiştir.[1]
Türkiye'deki kadınların doktora eğitimi yapmayı tercih ettikleri alanların başında Sağlık Bilimleri gelmektedir.[1] Ayrıca kadınların dünya genelinde en az tercih ettikleri alan olan, Mühendislik Bilimleri alanında, Türk kadınlarının oranının, AB Ülkelerindeki oranın çok üzerindedir.[1]
Türk bilim kadınları
[değiştir | kaynağı değiştir]- Safiye Ali (1891-1952) Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın tıp doktoru ve tıp eğitimcisidir.[3]
- Müfide Küley (1899-1995) İlk Kadın Klinik Profesörü, İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Kliniği Gastroenteroloji Bölümü kurucusudur.[4]
- Hatice Bodur (1902-1993)
- Kâmile Şevki Mutlu (1906-1987) Türkiye'nin ilk kadın patoloğu olarak 1945'te Ankara Üniversitesine bağlı olarak kurulan Tıp Fakültesinde, Histoloji ve Embriyoloji Kürsüsünü ve Enstitüsünü kurmuştur.[5]
- Fatma Perihan Çambel (1909-1987) 1947 yılında Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumunun kuruluşuna öncülük etmiştir.[1]
- Asuman Baytop (1920-2015) Farmakognozi alanında akademik derece alan ilk Türk kadınıdır.[1] Türkiye florasının keşfedilmesinde önemli rol oynamış ilk Türk kadın botanikçilerindendir.[6]
- Ayhan Okçuoğlu Çavdar (1930-2019) Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdikten sonra, aynı üniversitede Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kürsüsünde ihtisas yapmıştır.[1]
- Türkan Saylan (1935-2009) Çalışmaları sayesinde 15 yıl içinde Türkiye'de cüzzam hastalığı tamamen bitmiştir.[1] Uluslararası Lepra Birliği’nin (ILU) kurucu üyesi ve Avrupa Dermato -Veneroloji Akademisinin ve Uluslararası Lepra Derneğinin de üyesi olmuştur.[1]
- Halide Edip Adıvar (1884-1964) Türk yazar ve siyasetçi.
- Afet İnan (1908-1985) Türk sosyolog.
- Behice Boran (1910-1987) Türk siyasetçi ve sosyolog.
- Jale İnan (1914-2001) Türk arkeolog.
- Halet Çambel (1916-2014)
- Feryal Özel (1975-) Tarihin ilk kara delik fotoğrafını çeken ekipte yer almıştır. NASA Astrofizik Komitesi Başkanı olarak görev yapmaktadır.[7]
- Muazzez İlmiye Çığ (1914), Türk sümerolog.
- Canan Dağdeviren (1985) 10 saniyede cilt kanserini teşhis eden dövme benzeri bir cihaz geliştirmiştir.[7] Ayrıca Harvard Üniversitesi Genç Akademi üyeliği bulunan ilk Türk'tür.[7]
- Naşide Gözde Durmuş (1985) Kanserin erken teşhisi üzerine yaptığı çalışmalar ile adını duyurmuştur.[7] MIT tarafından "tıpta çığır açan lider" olarak tanımlanmıştır.[7]
- Özlem Türeci (1967) Koronavirüs aşısını geliştiren BionTech'i eşi Uğur Şahin ile birlikte kumuştur.[7] Dünyanın sayılı kanser araştırmalarını yönetmektedir.[7]
- Burcu Özsoy (1976) Antarktikaya giden ilk Türk kadın bilim insanıdır.[7] Araştırmaları Mars konulu uzay çalışmalarına da ışık tutmaktadır.[7]
- Engin Arık (1948-2007) Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi CERN’de Türk bilim insanlarının da çalışması için bir ekip yönetmiştir.[7] Türkiye’nin toryum elementi açısından zengin olduğunu savunmuştur, bu elementin nükleer santrallerde kullanılması için çalışmıştır.[7]
- Remziye Hisar (1902-1992) Anadolu’da ve Bakü’de öğretmenlik yapmıştır.[7] Ardından Nobel ödülünü alan ilk kadın Madam Curie’nin öğrencisi olmuştur. Curie’nin asistanlık teklifini reddedip Türkiye’ye dönmüştür. İTÜ ve İÜ’de çalışmalar yapmıştır.[7]
- Hatice Nüzhet Gökdoğan (1910-2003) 1936’da İTÜ’nin ilk kadın akademisyeni olmuştur.[7] Gökdoğan’ın İstanbul Üniversitesi’nde tamamladığı tez, üniversitede yapılan ilk tez olduğu için 1 numara ile kaydedilmiştir.[7]
- Dilhan Eryurt (1926-2012) 1973 yılında ODTÜ Fizik Bölümü bünyesinde Astrofizik Anabilim Dalı’nı kurmuştur.[8]
- Fatma Şenel Boydağ (1947-2007) Türk Hızlandırıcı Merkezi Teknik Tasarımı ve Test Laboratuvarları Proje Ekibinde yer almıştır.[9]
- Müge Çevik - bulaşıcı hastalıklar alanında araştırma yapan Türk hekim
Türkiye'de akademide cinsiyet eşit(siz)liği
[değiştir | kaynağı değiştir]Türkiye’de ve hatta dünyada akademik çalışmalar yürütmek ve akademik hiyerarşi içerisinde yükselmek belli birtakım şartlara bağlı olup bu şartlar cinsiyet farkı olmaksızın tüm akademisyenleri zaman zaman zorlayabilmektedir.[10] Ancak pratikte bakıldığında kadın akademisyen ve akademisyen adaylarının erkeklere göre bazı farklı sorunlara maruz kaldıkları açık bir gerçektir.[10] Kadının kamusal alandan ziyade özel alanda kalmasını savunanların sayısı azımsanamayacak seviyededir.[10] Kadını ikinci plana atan bu düşünce yapısı nedeniyle kadınlar sadece akademide değil tüm sektörlerde çalışma ve ilerleme konusunda erkek rakiplerine göre dezavantajlı konuma düşmekte çalıştıkları alanın gerekliliklerini yerine getirme çabasına ek olarak toplumun kendilerine yüklediği misyonun gerekliliklerini de yerine getirme gayretine düşmektedirler.[10] Tüm bunların üzerine bir de mobbing ve taciz vakaları eklendiğinde kadınların akademide ve tüm diğer sektörlerde tutunabilme ve yükselebilme şansları oldukça azalmaktadır.[10]
Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s "Türk Bilim Kadınları ve Bilime Katkıları". 2010. 25 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ a b "Üniversitelerde kadın akademisyen sayısı artıyor". www.trthaber.com. 6 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2021.
- ^ "Safiye Ali, Türkiye'nin İlk Kadın Hekimi". Acilci.Net. 8 Mart 2021. 8 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2021.
- ^ "Prof. Dr. Müfide Küley". Hipokratist. 22 Ocak 2020. 26 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2021.
- ^ "Cumhuriyetin Gururu Kadın Hekimimiz Kamile Şevki Mutlu". 16 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2021.
- ^ Ekşi, Elçin (11 Mart 2020). "Asuman Baytop". Bilimma Bilim Haberleri. 19 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2021.
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o "Tarihe Adını Altın Harflerle Yazdıran 20 Türk Bilim Kadını". Webtekno. 7 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2021.
- ^ Bahadır, Osman (15 Ekim 2018). "Astrofizikte öncü Dilhan Eryurt". Sarkaç. 21 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2021.
- ^ "Fatma Şenel Boydağ". biyografi.net. 12 Ocak 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2021.
- ^ a b c d e "Gender (In)equality Report at the Academy in Turkey: 2020" (PDF). 1 Mart 2021 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi.