Ursula K. Le Guin
Görünüm
Ursula K. Le Guin | |
---|---|
Albuquerque'teki bir kitap evinde soruları yanıtlarken, Temmuz 2004 | |
Doğum tarihi | 21 Ekim 1929 |
Doğum yeri | Berkeley, Kaliforniya, ABD |
Ölüm tarihi | 22 Ocak 2018 |
Ölüm yeri | Portland |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Ursula Krober Le Guin, Amerikalı yazar. 1929’da Kaliforniya, ABD’de dünyaya geldi. Bilim kurgu ve fantastik kurgunun yanı sıra şiir ve çocuk kitapları da bulunmaktadır.
Sözleri
[değiştir]- Acı hiçbir zaman ıskalamaz.
- Bir mum yakmak gölge düşürmektir.
- Yanlış soruların doğru cevapları yoktur.
- Gerçek kardeşlik paylaşılan acıda başlıyor.
- Hiçbirimiz zengin değiliz. Hiçbirimiz iktidar sahibi değiliz.
- Hangi aklı başında insan bu dünyada yaşar da delirmez ki?
- Kıyıya vurmadıkları sürece, balıklar suyun farkında değildirler.
- Yolculuğun sona ermesi iyidir, ama sonunda önemli olan yolculuktur.
- Benim dünyam, bir yıkıntı. İnsan ırkı tarafından berbat edilmiş bir gezegen.
- Çünkü yaşam bir yanıt değil, bir sorundur; bunun yanıtını sadece siz bulabilirsiniz.
- Bir hırsız yaratmak için, bir sahip yaratın; suç yaratmak istiyorsanız, yasalar koyun.
- Düşünceler baskı altına alınarak yok edilemez! Onlar ancak dikkate alınmayarak yok edilebilir.
- Şu üzülmesin, bu üzülmesin diye düşünüp onlar gibi bencil olamadığımız için bu haldeyiz işte.
- Biz kelimeci bir türüz. Kelimeler hem zekanın hem de hayal gücünün uçmasını sağlayan kanatlardır.
- Birey, devlet’le pazarlık edemezdi. Devlet güçten başka bir para tanımaz: Üstelik parayı da kendisi basar.
- Düşünce çimen gibidir. Işığı arar, kalabalığı sever, melezlenmek için can atar, üzerine basıldıkça daha iyi büyür.
- Hayal gücüm beni insan yapıyor ve beni aptal yapıyor; bana tüm dünyayı veriyor ve beni ondan sürgün ediyor.
- Hiçbir şey kalmayana dek çoğaldık, tıkındık ve savaştık, sonra da öldük. Ne hırsımızı ne de şiddetimizi denetledik. Kendimizi yok ettik.
- Büyük bilim adamlarının söylediği ve tüm çocukların bildiği gibi, her şeyden önce algı, şefkat ve umut elde etmemiz hayal gücümüz sayesinde olur.
- Hiçbir şeyiniz yok. Hiçbir şeye sahip değilsiniz. Hiçbir şey sizin malınız değil. Özgürsünüz. Sahip olduğunuz tek şey ne olduğunuz ve ne verdiğinizdir.
- En sonunda da öleceğiz. Bu doğuşumuzun koşulu. Yaşamdan korkuyorum! Bazen ben- çok korkuyorum. Herhangi bir mutluluk çok basit gibi gelior.
- Eğer bir nesil cehaletin mutluluk olduğunu sanarak yetişirse, bir sonraki nesil cehaletini bile fark edemeyecektir. Çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecektir.
- Tanrılar hakkında konuşuyorum, ben ateistim. Ama ben de bir sanatçıyım ve bu nedenle bir yalancıyım. Söylediğim her şeye güvenmeyin. Doğruyu söylüyorum.
- Düşüncenin doğasında iletilmek vardır, yazılmak, konuşulmak, gerçekleştirilmek. Düşünce çimen gibidir, ışığı arar, kalabalıkları sever, melezlenmek için can atar, üzerine basıldıkça daha iyi büyür.
- Ondan korkmak veya kaçmak yerine onun.. İçinden geçilebilse, aşılabilse. Arkasında bir şey var. Gerçekliğin, rahatlık ve mutlulukta görmediğim, açıda gördüğüm gerçeğin, acının gerçekliğinin acı olmadığına inanıyorum. Eğer içinden geçebilirsen.. Eğer sonuna kadar dayanabilirsen..
Mülksüzler (1974)
[değiştir]- Bütün olmak parça olmaktır; gerçek yolculuk geri dönüştür.
Odo'nun mezartaşında, kendi sözü - Yaşamın geri kalan kısmı boyunca ya herkes gibi olmayı, ya da farklılıklarını erdeme dönüştürmeyi seçmen gerekir.
- Sahip olmanın suçundan ve ekonomik rekabetin yükünden arınmış bir çocuk, yapılması gerekeni yapma iradesi ve bunu yaparken coşku duyma yeteneği ile büyüyecektir.Kalbi karartan gereksiz çalışmadır.Emziren annenin, eğiticinin, başarılı avcının, iyi aşçının, becerikli ustanın, gereken işi yapan ve yapan herkesin sevinci-bu kalıcı coşku belki de insan yakınlığının ve bir bütün olarak toplumsallığın en derin kaynağıdır.
Odo" - Acı var. Gerçek. Ona yanlış anlama diyebilirim, ama var olmadığını veya herhangi bir zamanda yok olacağını varsayamam. Acı çekme, yaşamımızın koşulu. Başına geldiği zaman fark ediyorsun. Onun gerçek olduğunu anlıyorsun. Tabii ki, tıpkı toplumsal organizmanın yaptığı gibi, hastalıkları iyileştirmek, açlık ve adaletsizliği önlemek doğru bir şey. Ama hiçbir toplum var olmanın doğasını değiştiremez. Acı çekmeyi önleyemeyiz. Şu acıyı, bu acıyı dindirebiliriz, ama Acı’yı dindiremeyiz. Bir toplum ancak toplumsal acıyı - gereksiz acıyı - dindirebilir. Gerisi kalır. Kök, gerçek olan. Buradaki herkes acıyı öğrenecek; eğer elli yıl yaşarsak, elli yıldır acıyı biliyor olacağız. En sonunda da öleceğiz. Bu doğuşumuzun koşulu. Yaşamdan korkuyorum! Bazen ben- çok korkuyorum. Herhangi bir mutluluk çok basit gibi gelior. Yine de her şeyi, bu mutluluk arayışının, bu acı korkusunun tümüyle bir yanlış anlama olup olmadığını merak ediyorum... Ondan korkmak veya kaçmak yerine onun... içinden geçilebilse, aşılabilse. Arkasında bir şey var. Acı çeken şey benlik; benliğin ise - yok olduğu bir yer var. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Ama gerçekliğin, rahatlık ve mutlulukta görmediğim, acıda gördüğüm gerçeğin, acının gerçekliğinin acı olmadığına inanıyorum. Eğer içinden geçebilirsen... Eğer sonuna kadar dayanabilirsen...
Shevek, (Metis Yayınları, 2008. Sayfa 57) - Sevgi, acının içinden geçme yolarından yalnızca biri, bazen yanılıp ıskalayabilir. Acı hiçbir zaman ıskalamaz.
Bedap, (Metis Yayınları, 2008. Sayfa 57) - Söz vermenin, hatta belirsiz bir süre için verilen sözlerin geçerliliği, Odo’nun düşüncesinin ürünlerine işlemişti; onun değişme özgürlüğünde ısrar etmesi söz veya yemin fikrini geçersizleştiriyor gibi görünse de, aslında sözü anlamlı kılan özgürlüktü. Verilen bir söz, seçilen bir yöndü, kendi kendine seçenekleri kısıtlama anlamına geliyordu. Odo’nun gösterdiği gibi, eğer hiçbir yön seçilmezse, eğer insan hiçbir yere gitmezse, hiçbir değişme olmaz. İnsanın seçme ve değişme özgürlüğü kullanılmamış olur, tıpkı insan hapishane, kendi yaptığı bir hapishanede, içinde hiçbir yolun diğerinden daha iyi olmadığı bir labirentteymiş gibi. Bu yüzden Odo söz vermeyi, yemin etmeyi, sadakat fikrini, özgürlüğün karmaşıklığı için temel olarak görmeye başlamıştı.
(Metis yayınları, 2008. Sayfa 210) - Buradayım, çünkü bende vaadi, iki yüz yıl önce bu kentte ettiğimiz vaadi - yerine getirilen vaadi görüyorsunuz. Vaadi yerine getirdik biz, Anarres’te. Özgürlüğümüz dışında hiçbir şeyimiz yok. Size kendi özgürlüğünüzden başka verecek bir şeyimiz yok. Bireyler arasında karşılıklı yardımlaşma dışında hiçbir yasamız yok. Hükümetimiz yok, yalnızca özgür birlik ilkemiz var. Devletlerimiz, uluslarımız, başkanlarımız, başbakanlarımız, şeflerimiz, generallerimiz, patronlarımız, bankerlerimiz, mülk sahiplerimiz, ücretlerimiz, sadakalarımız, polislerimiz, askerlerimiz, savaşlarımız yok. Başka da pek fazla şeyimiz var sayılmaz. Biz paylaşırız, sahip olmayız. Varlıklı değiliz. Hiçbirimiz zengin değiliz. Hiçbirimiz iktidar sahibi değiliz. Eğer istediğiniz Anarres’se, aradığınız gelecek oysa, o zaman ona eli boş gelmeniz gerektiğini söylüyorum. Ona yalnız ve çıplak gelmeniz gerekiyor, tıpkı bir çocuğun dünyaya, geleceğine, hiçbir geçmişi olmadan, hiçbir malı mülkü olmadan, yaşamak için tümüyle başka insanlara dayanarak gelmesi gibi. Vermediğiniz şeyi alamazsınız. Devrim’i yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiçbir yerde değildir.
Shevek, Urras'taki bir eylemde konuşma. (Metis yayınları, 2008. Sayfa 256.) - Acıdan kaçarsanız coşku şansını da yitirirsiniz. Zevk alabilirsiniz, hatta zevkin türlü çeşidini alabilirsiniz, ama doyamazsınız. Eve dönmenin ne olduğunu bilemezsiniz. Doyum, zamanın bir işlevidir. Zevk arayışı döngüseldir, yinelenir, zamandışıdır. İzleyicinin, heyecan arayanın, rastgele cinsel ilişkide bulunanın çeşitlilik arayışı hep aynı yerde son bulur. Bir sonu vardır. Sona erer ve yeniden başlamak zorunda kalır. Bir yolculuk ve dönüş değildir, kapalı bir çevrimdir, kilitli bir odadır, bir hapishanedir. Kilitli odanın dışında zamanın manzarası vardır; şansın ve cesaretin yardımıyla ruh, bu manzara içinde sadakatin kırılgan, geçici, umulmayan yollarını ve kentlerini kurabilir: insanların mekan tutabileceği bir manzaradır bu. Bir eylem ancak geçmişin ve geleceğin manzarasında gerçekleştirildiği zaman insan eylemi olur. Geçmiş ve geleceğin sürekliliğini öneren, zamanı bir bütün haline getiren bağlılık, insan gücünün köküdür, onsuz yapılacak hiçbir şey iyi olamaz. Zamana karşı çalışmaktansa zamanla birlikte çalışmanın iyi yanı, zamanın boşa harcanmamasıdır.
Shevek, düşünceleri. (Metis Yayınları, 2008. Sayfa 284 - 285.) - Hiç kimse cezayı kazanmaz, ödülü de. Aklınızı hak etmek, kazanmak gibi fikirlerden arındırın, ancak o zaman özgür düşünebileceksiniz.
Yaşlı bir sendika üyesi, ÜDE toplantısı. (Metis Yayınları, 2008. Sayfa 304.) - Özgürlük ağır bir yüktür, ruhun yüklenmesi gereken büyük ve garip bir sorumluluk. Kolay değildir.
Verilen bir armağan değil, yapılan bir seçimdir; Bu seçim zor bir seçimdir. Yol yukarıya, ışığa doğru çıkar; fakat yolcu, oraya hiçbir zaman varamayabilir de. (Atuan Mezarları, Metis Yayınları,1999)
Yerdeniz Büyücüsü (1968)
[değiştir]- Yaktığın her mum, verir bir gölgeye doğum.
El Ustası - Duymak istiyorsan, sessiz ol.
Ogion
Yerdeniz Öyküleri
[değiştir]- Dünyadaki bütün umut, hiç hesaba katılmayan insanlardadır.
Dünyaya Orman Denir
[değiştir]- Gerçekçi, hem dünyayı hem hayallerini bilen kişidir. Sizinse aklınız başınızda değil, üstelik binde biriniz bile hayal kurmayı bilmiyorsunuz.