What do you think?
Rate this book
Mehmed Akif
İstiklal Marşımızın müellifi Mehmed Akif, son yüzyılın gördüğü en önemli edebi şahsiyetlerden biri olmasının yanında, mütevâzi ve mücadeleci yönüyle farklı bir hayatın da sahibidir.
Dostlarından biri olan Mithat Cemal Kuntay'ın güçlü kaleminden tanıma fırsatını bu eserde bulacaksınız.
Mithat Cemal'in akıcı ve yalın üslubuyla, farklı bi hayatın ayrıntılarını edebi bir zevk içinde okurken; kimi zaman bir biyografi, kimi zaman bir hatırat, kimi zaman da bir kritik kitabı okumanın tadını bir arada yaşayacaksınız.
Dostlarından biri olan Mithat Cemal Kuntay'ın güçlü kaleminden tanıma fırsatını bu eserde bulacaksınız.
Mithat Cemal'in akıcı ve yalın üslubuyla, farklı bi hayatın ayrıntılarını edebi bir zevk içinde okurken; kimi zaman bir biyografi, kimi zaman bir hatırat, kimi zaman da bir kritik kitabı okumanın tadını bir arada yaşayacaksınız.
- GenresTurkish
474 pages, Paperback
First published January 1, 1939
About the author
Mithat Cemal Kuntay
14 books15 followersMithat Cemal Kuntay (1885, İstanbul - 30 Mart 1956, İstanbul), Türk yazar, şair ve hukukçu. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış dönemini konu edinen, Üç İstanbul (1938) adlı ilk ve tek romanı ile ünlendi. Biyografi yazarlığı yönüyle de tanındı.
Mithat Cemal’in yayımlanan ilk şiiri, Çırçır Suyu’nda başlığını taşır. 1901 yılında Malumat Dergisi’nde çıkmıştır. Sırat-ı_Müstakim Dergisi ve Tercüman-ı Hakikat gazetesi’nde yayımlanan şiirleri ile adını duyurdu. Tek şiir kitabı Türkün Sehnamesi'nde 82 şiiri yer aldı. Şiirlerinde aruzu ustaca kullandı. Ağır bir dille sahip olan şair, dilini zamanla sadeleştirmiştir. Vatan ve millet sevgisi temalı epik ve lirik şiirleri yazdı. Hiciv türünde de şiirler yazdı, aşk temasını hemen hemen hiç işlemedi. Hiçbir edebi topluluğa katılmadı. Çınaraltı dergisinde 1943-1944'te yayınlanan son dönem şiirlerinde Yahya Kemal Beyatlı'dan da etkilendiği görüldü.
Oyunlarında yalın bir dil kullandı, yurt sevgisi konusunu işledi.
Yazdığı tek roman olan Üç İstanbul, onun en önemli eseridir. Eser, II.Abdülhamit II. Meşrutiyet ve Mütareke yıllarının İstanbul'unu anlatır. Eserin, yazarın hayatını yansıttığı söylenir. Roman, 1983 yılında TRT tarafından televizyon dizisi olarak çekilmiştir.
Monografileri, titizlikle düzenlenmiş birer belgeler kitabı gibidir.
Kuntay, ayrıca edebiyat araştırmaları yapmış, Fransız yazarlardan tercüme eserler vermiş bir sanatçıdır.
Mithat Cemal’in yayımlanan ilk şiiri, Çırçır Suyu’nda başlığını taşır. 1901 yılında Malumat Dergisi’nde çıkmıştır. Sırat-ı_Müstakim Dergisi ve Tercüman-ı Hakikat gazetesi’nde yayımlanan şiirleri ile adını duyurdu. Tek şiir kitabı Türkün Sehnamesi'nde 82 şiiri yer aldı. Şiirlerinde aruzu ustaca kullandı. Ağır bir dille sahip olan şair, dilini zamanla sadeleştirmiştir. Vatan ve millet sevgisi temalı epik ve lirik şiirleri yazdı. Hiciv türünde de şiirler yazdı, aşk temasını hemen hemen hiç işlemedi. Hiçbir edebi topluluğa katılmadı. Çınaraltı dergisinde 1943-1944'te yayınlanan son dönem şiirlerinde Yahya Kemal Beyatlı'dan da etkilendiği görüldü.
Oyunlarında yalın bir dil kullandı, yurt sevgisi konusunu işledi.
Yazdığı tek roman olan Üç İstanbul, onun en önemli eseridir. Eser, II.Abdülhamit II. Meşrutiyet ve Mütareke yıllarının İstanbul'unu anlatır. Eserin, yazarın hayatını yansıttığı söylenir. Roman, 1983 yılında TRT tarafından televizyon dizisi olarak çekilmiştir.
Monografileri, titizlikle düzenlenmiş birer belgeler kitabı gibidir.
Kuntay, ayrıca edebiyat araştırmaları yapmış, Fransız yazarlardan tercüme eserler vermiş bir sanatçıdır.
Ratings & Reviews
Friends & Following
Create a free account to discover what your friends think of this book!
Community Reviews
Displaying 1 - 3 of 3 reviews
September 12, 2019
Akif'i ve sanatını konu alan eserlerden Sezai Karakoç'un küçük hacimli kitabını ve Nurettin Topçu'nun yine Mehmet Akif'ini okudum. Bu eser onlardan sonra üçüncü oluyor. Şöyle bir karşılaştırmak gerekirse, Karakoç'unki bu iki eser arasında bence pek anmaya değmez. Nurettin Topçu'nunki yine Akif'in sanatının ön planda olduğu, yazarının zekasına daha çok hayran olduğumuz Akif'i öğrenmekten ziyade Nurettin Kılıç okumak için sayfalarını çevirdiğimiz kıymetli bir eser. Bu esere gelince;
Yazar Mithat Cemal, Mehmet Akif'in otuz yıllık arkadaşıdır. Eser de bu bağlamda biyografik bir hüviyetten ziyade hatırat ve inceleme tarzındadır. Kanaatimce Hayatı ve seciyesi alt başlıklarından "hayatı" altbaşlığı gereksizdir. Çünkü hayatı ve seciyesi nitelemeleri arasında ben bir fark göremedim. Yazar Mehmet Akif ile beraber geçirdiği günleri, edebiyat tartışmalarını, yaptıkları ziyaretleri anlatırken bir yandan onun hayatını anlatmakta, diğer yandan da onun olaylara, kişilere ve durumlara karşı tavır, tutum ve sözlerini aktararak onun seciyesini sunmaktadır.
Yukarıda bahsettiğim; geçirdikleri günler ve edebi tartışmalar, yazarın seciye nitelemelerine bir araçtır, dolayısıyla ikinci plandadır bana göre. Kronolojik bir sıra izlenmemiş, onun seciye özelliklerini belirten örnekler için hatıra seçilerek ilerlenmiştir.
Yazarın üslubu çok kaliteli, samimi ve yer yer eğlenceli. Otuz yıllık arkadaşına karşı duyduğu muhabbeti ve bütün duygulara galebe çalan hayranlığı hemen her sayfada koklamak mümkün. O bu hayranlığı o kadar samimiyetle anlatıyor ki; yaşı itibariyle zaman zaman kıskançlığa varan çocukluk duygularını, yine zaman zaman birtakım "küçültücü" duygu ve davranışlarını (bir tartışmada onun kendi bilgisizliğine tahammül ettiği mesela) onun karşısındaki yetersizliklerini tam bir açıklıkla anlatıyor, sırf M. Akif'i daha iyi kitaba aktarmak için.
Yer yer bu eğlenceli üslup komikliğe varıp okuyucuyu güldürüyor da. Ahmet Şuayb ile olan "Koran" anısı, Şair Hamid'i ilk ziyaretleri, Recaizade Mahmut Ekrem'e Akif'in kendini ve şiirini tanıtışı sırasında Ekrem'in "uzun mu" suali, özellikle de Meşrutiyet Şeyhülislamı Musa Kazım'ın spiritizma seansları... Keyifli bölümlerdi.
Mithat Cemal Akif'in seciyesini arz etmek için beraber yaşadıkları anıları kullanmış söylediğim gibi. Bu anılardan Akif'in seciyesini çıkarmak için de ölçü olarak kendini kullanmış. Kendisini "normal" bir insan olarak ortaya seriyor. Orta zekalı, dürüst, ayırıcı bir vasfı olmayan alelade biri gibi kendisinin olaylara, kişilere ve konulara nasıl tepki verdiğini de göstererek Akif'i bu mizana göre teraziye koyuyor. Anlatım tarzı bu şekilde.
Sanatı bölümünde elbette daha yoğun olmak üzere kitap ayrıca bir Safahat şerhi gibi. Safahattaki Seyfi Baba'nın, Köse İmam'ın, Hasta'nın ilh. kim olduklarını bu nazımların zuhur öykülerinin ne olduğunu anlatmakta. Ayrıca Mehmet Akif'in şairliğe nasıl başladığını, kafiyelerinin nazımlarının kimlerden (Muallim Naci) etkilenip hangi yollardan geçerek (fotoğraf ithafları ve nazım mektuplar) şiire ulaştığını güzel bir şekilde anlatıyor. Yani yalnızca sanatında kullandığı konuları; bu bağlamda konularını yaşadığı gerçek hayattan aldığını, dini bir sanat şeklinde değil vazedilecek rasyonel bir kanaat gibi kullandığını, Türklüğünü, müslümanlığını anlatmıyor. Bunların yanında sanatının şekli özelliklerinden de bahsediyor. Mesela zaaflarından olan -ki eki de edatı ve olup yapma gibi -p zarf fiiline tutkusundan bahsediyor. Türkçeye fazla hakimiyetinden ötürü bu avantajın yer yer nasıl dezavantaja dönüştüğünü anlatıyor... Onun sanatının, bildiğimiz sanattan yani sanat için sanattan beklenen karanlık ve müphem olmayışını; vazıh, net hayatın içinden oluşu, esrarengiz olmayışı, karanlık olmayışı ve her zaman onun sanatında sanattan beklenmeyen iki artı ikinin dört oluşunu örnekler beyitler üzerinden anlatışı tatmin edicidir.
Yazar Mithat Cemal, Mehmet Akif'in otuz yıllık arkadaşıdır. Eser de bu bağlamda biyografik bir hüviyetten ziyade hatırat ve inceleme tarzındadır. Kanaatimce Hayatı ve seciyesi alt başlıklarından "hayatı" altbaşlığı gereksizdir. Çünkü hayatı ve seciyesi nitelemeleri arasında ben bir fark göremedim. Yazar Mehmet Akif ile beraber geçirdiği günleri, edebiyat tartışmalarını, yaptıkları ziyaretleri anlatırken bir yandan onun hayatını anlatmakta, diğer yandan da onun olaylara, kişilere ve durumlara karşı tavır, tutum ve sözlerini aktararak onun seciyesini sunmaktadır.
Yukarıda bahsettiğim; geçirdikleri günler ve edebi tartışmalar, yazarın seciye nitelemelerine bir araçtır, dolayısıyla ikinci plandadır bana göre. Kronolojik bir sıra izlenmemiş, onun seciye özelliklerini belirten örnekler için hatıra seçilerek ilerlenmiştir.
Yazarın üslubu çok kaliteli, samimi ve yer yer eğlenceli. Otuz yıllık arkadaşına karşı duyduğu muhabbeti ve bütün duygulara galebe çalan hayranlığı hemen her sayfada koklamak mümkün. O bu hayranlığı o kadar samimiyetle anlatıyor ki; yaşı itibariyle zaman zaman kıskançlığa varan çocukluk duygularını, yine zaman zaman birtakım "küçültücü" duygu ve davranışlarını (bir tartışmada onun kendi bilgisizliğine tahammül ettiği mesela) onun karşısındaki yetersizliklerini tam bir açıklıkla anlatıyor, sırf M. Akif'i daha iyi kitaba aktarmak için.
Yer yer bu eğlenceli üslup komikliğe varıp okuyucuyu güldürüyor da. Ahmet Şuayb ile olan "Koran" anısı, Şair Hamid'i ilk ziyaretleri, Recaizade Mahmut Ekrem'e Akif'in kendini ve şiirini tanıtışı sırasında Ekrem'in "uzun mu" suali, özellikle de Meşrutiyet Şeyhülislamı Musa Kazım'ın spiritizma seansları... Keyifli bölümlerdi.
Mithat Cemal Akif'in seciyesini arz etmek için beraber yaşadıkları anıları kullanmış söylediğim gibi. Bu anılardan Akif'in seciyesini çıkarmak için de ölçü olarak kendini kullanmış. Kendisini "normal" bir insan olarak ortaya seriyor. Orta zekalı, dürüst, ayırıcı bir vasfı olmayan alelade biri gibi kendisinin olaylara, kişilere ve konulara nasıl tepki verdiğini de göstererek Akif'i bu mizana göre teraziye koyuyor. Anlatım tarzı bu şekilde.
Sanatı bölümünde elbette daha yoğun olmak üzere kitap ayrıca bir Safahat şerhi gibi. Safahattaki Seyfi Baba'nın, Köse İmam'ın, Hasta'nın ilh. kim olduklarını bu nazımların zuhur öykülerinin ne olduğunu anlatmakta. Ayrıca Mehmet Akif'in şairliğe nasıl başladığını, kafiyelerinin nazımlarının kimlerden (Muallim Naci) etkilenip hangi yollardan geçerek (fotoğraf ithafları ve nazım mektuplar) şiire ulaştığını güzel bir şekilde anlatıyor. Yani yalnızca sanatında kullandığı konuları; bu bağlamda konularını yaşadığı gerçek hayattan aldığını, dini bir sanat şeklinde değil vazedilecek rasyonel bir kanaat gibi kullandığını, Türklüğünü, müslümanlığını anlatmıyor. Bunların yanında sanatının şekli özelliklerinden de bahsediyor. Mesela zaaflarından olan -ki eki de edatı ve olup yapma gibi -p zarf fiiline tutkusundan bahsediyor. Türkçeye fazla hakimiyetinden ötürü bu avantajın yer yer nasıl dezavantaja dönüştüğünü anlatıyor... Onun sanatının, bildiğimiz sanattan yani sanat için sanattan beklenen karanlık ve müphem olmayışını; vazıh, net hayatın içinden oluşu, esrarengiz olmayışı, karanlık olmayışı ve her zaman onun sanatında sanattan beklenmeyen iki artı ikinin dört oluşunu örnekler beyitler üzerinden anlatışı tatmin edicidir.
July 29, 2024
Kitabın konusu zaten belli. Ancak bu kitap daha çok, Mehmet Âkif'i okumak için değil, Mithat Cemal'i okumak için okunması gereken bir biyografi.
Mithat Cemal'in kelimelere, olaylara, kişilere ve mevzulara olan hakimiyeti sayesinde dönemin şahsiyetleri, sanat anlayışı ve diğer meselelerine ilişkin son derece konforlu bir gezinti yapıyorsunuz. Şiirden hiç anlamayan biri bile olsanız, kitabın poetika bölümünde bir şiirde nereye bakılır, ne nasıl aranır; şiiri şiir, şairi de şair yapan şeyler nelerdir öğreniyorsunuz. Tüm bunlar ilginizi çekmese bile Mithat Cemal'in eşsiz üslubu size tüm bunları okutacaktır.
Tanınan Âkif'in tanınmayan veçheleriyle tanışmak isteyenlere tavsiye edilir.
Mithat Cemal'in kelimelere, olaylara, kişilere ve mevzulara olan hakimiyeti sayesinde dönemin şahsiyetleri, sanat anlayışı ve diğer meselelerine ilişkin son derece konforlu bir gezinti yapıyorsunuz. Şiirden hiç anlamayan biri bile olsanız, kitabın poetika bölümünde bir şiirde nereye bakılır, ne nasıl aranır; şiiri şiir, şairi de şair yapan şeyler nelerdir öğreniyorsunuz. Tüm bunlar ilginizi çekmese bile Mithat Cemal'in eşsiz üslubu size tüm bunları okutacaktır.
Tanınan Âkif'in tanınmayan veçheleriyle tanışmak isteyenlere tavsiye edilir.
May 12, 2022
En yakın arkadaşı, "Kardeşim, iki gözüm" diye hitap ettiği, şair ve yazar Mithat Cemal Kuntay İstiklal Şairi Mehmet Akif'i anlatıyor. Kitabı okuyunca anlıyorsunuz ki, Akif İslamcıların bize tanıttığından bambaşka biri.
Displaying 1 - 3 of 3 reviews