Müzik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Müzik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Haziran 2007

Cirque Du Soleil

Bilenler bilir, adı sirk ama tadı sirkten öteye, nefis bir topluluk var. Kendilerine ''Güneşin Sirki'' diyorlar... Kıyafetleri, kullandıkları araç gereçler, ayrı ayrı birer tasarım harikası! Gösteri dünyasında, yepyeni bir akım yaratmış haldeler.

İlk tanışmamız, daha 2000'lere ermeden, bir arkadaşımın izlemem için verdiği DVD ile oldu. Adı ''Quidam'' idi. Sonra gene aynı arkadaşımdan aldığım ''Allegria'' hayranlığımı pekiştirdi.

O zamanlar bir Riverdance vardı hayranlıkla seyrettiğimiz, bir de Cirque Du Soleil DVD'leri... Riverdance'i zaten o arkadaşım bana hediye etmişti. Amazon'dan ben de ısmarladım, geldi Quidam. Defalarca izledim, bıkmadan usanmadan. Hala da izlerim. Bulduğum ne kadar müzik CD'leri varsa olnları da tek tek aldım. Aramızda konuşurduk, İngiltere'de olsa gösterileri, bilet alsak, gitsek bir haftasonu... Ne olurdu ki, hayatımızda bir defa! Yok vize, yok bilet bulmak falan vız gelmiş demek ki gözümüze! O kadar gözü karaymışız.

Gel gelelim, geldik yerleştik bu ada ülkesine, kaç gösteri için geldiler Londra'ya bilmiyorum. Kısmet değilmiş, gidemedik dedik... Sonra düşündüm, e artık o bekarken yapılan delilikler de yapılamıyor ki evlenince! Alt tarafı Londra'da ama, olmadı da olmadı! Bir kısım gösterilerinin DVD'lerini aldım, onunla yetindim.

Geçenlerde belediye binasına, işim düştü, gittim. Tam çıkarken gözüme
Cambridge Corn Exchange'deki (adı sizi yanıltmasın Cambridge'in bir nevi AKM'si olur kendileri) gösterileri içeren broşür ilişiverdi. Bir baktım, Cirque Du Soleil'den esinlenerek kurulmuş, Spirit Of The Dance'in ardındaki kişilerce düzenlemeleri yapılan Le Grande Cirque'in gösterisi var, hem de Cambridge'de.

Eh dedim gitmeden olmaz! Koşa koşa aldım biletleri, çılgınca, fiyatına bile bakmadan!

Cumartesi günü bu gösteride idik.

Neymiş, yerler iyi seçilmeliymiş...

Neymiş, Cambridge Corn Exhance'in sahnesi bu tarz gösteriler için epeyce küçükmüş...

Bir daha bu özellikler akılda iyice tutularak para harcanmalıymış. Herşeyi ince ince düşünüp akıl eden yöneticilerin, çocuk izleyicileri düşünmeyişine çok şaşırdım. Arkamızda oturan cici kızın, bizim önüne oturacağımızı farkedince yüzündeki ifadeyi de hiç unutmayacağım. Söz dedim, eğer boyu kısa birileri gelirse, ben de senin boyuna küçüleceğim! Ama ne mümkün!!! Oturulan koltuk, koltuk değil, Nuh ve Nebi'yi özleyip haber vermeyen, antik değer taşıyan, eşi benzeri görülmemiş berbatlıkta birşey. Eşime: '' Türkiye'deki en kıyrıtık sinemanın koltuğu bile bundan iyidir'' dedim. O da: ''Eee adamlar lükse değil, ne kazanacaklarına bakıyorlar. Gösteriyi seçiyorlar, alternatifi yok, izleyici mecbur!'' dedi. Doğru söze ne denebilir ki?

Bir sağ, bir sol yapa yapa seyrettim gösteriyi. Sahnedekiler kadar güç harcadım mı bilmiyorum ama sonunda yorulduğum kesin. Arkadaki ufaklık da dedesinin kucağına tünedi. Zavallı dedenin bacaklarının hissetme oranına bakmak lazımdı, garibim, zaten zor yürüyorken, üstüne bir de torunu eğlendirmek uğruna bacaklardan oldu, kesin!

Aaaa ne çabuk bitti derken, gösteri gelmiş, geçmiş oldu... Güzel miydi? Evet güzeldi. Değer miydi? O fiyata değmezdi. 1,5 saat bile sürmeyen bir gösteri için adam başı 28,5 pounda elveda demiş olduk. O fiyata ekmek makinesi alınıp, içinde mis kokulu ekmekler pişirilebilirdi mesela ya da gene DVD alınıp, istenildikçe bol bol seyredilebilirdi. Eh ne yapalım, bu da bir defa dedik, sine-i devlet eyledik. Hâlâ aklım Cirque Du Soleil'de takıldı kaldı benim. Seneye Londra'da ve Birmingham'da olacaklarmış. Bu hüsrandan sonra, goncam götürür mü ki?

Neye benziyor şu Quidam derseniz, size en sevdiğim iki sahnesi... Başlangıç ve kırmızı iplerle dans eden kadın. İyi seyirler.

Başlangıç ve Alman Çemberi...


İpte ateşle dans!


02 Eylül 2006

Dido

Çocukluk yıllarında herşeyin moda olup dillerden düşmediği zamanlar vardır ya, bir zamanlar takma isimle seslenmek moda oldu, ben daha ilkokula başlamamıştım sanırım.
Hiç bir çocuğa nasip olmayan bir arkadaşım var benim bebeklik arkadaşım. O benden 40 gün büyük sadece. Ben doğmuşum ve onu hep arkadaş bilmişim. (Yaratıcı biri. Büyüyünce Fransa'da görsel sanatlar okudu.) O sıralar da Ülker tam yeni bir çikolata çıkartmış elinde o var, hah dedi Dido... Bundan sonra ben sana Dido diyeceğim ! Hımm ben de ona birşey bulmalıydım dedim TuTu (u larda uzatma var) diyeceğim ben de sana. Biz o günden sonra Dido ve TuTu ikilisi olduk. İlkokul zamanı gelip de farklı okullara gidene dek.

Aradan yıllar geçti ben aşık oldum aşkımla ben ayrı ülkelerdeyiz o zamanlar. Anca internet denen teknoloji ile konuşabiliyoruz. Bir de işim yüzünden ben 80 günde devr-i alem yapıp ülke ülke, şehir şehir geziyorum.Bak dedi aşkım sana sürpriz, baktım bir mp3 geliyor (e o zamanlar mp3 yollama yasağı da yok Napster bile faaliyette) çalan şarkı güzel, söyleyen de Dido :) Ara ara Dido'dan şarkılar geldi bana aşkımdan... Sonra evlendik, nikah şahidim de TuTu oldu !
Sesi çok hoşuma gidiyor Dido'nun, bir de şarkılarının düşük ritmle başlayıp hızlanması.
Ben de tatilden dönenleri düşünüp diyorum ki "Sand in my shoes !"

24 Ağustos 2006

London

Aksam koltukta uyuyakalmışım.Bir ara gözlerimi bir açtım ki karşımda kırmızılı bir hatun ve bu şarkı. Uyanmak için ideal, tutulmuş belle dans edilemiyor o ayrı ! İlk Burcuk sayesinde tanışmıştım bu hatunla.Bu şarkıyı da çok sevdim. Bisikletle gezme ve daha UK sürücü lisansı olmayan ben için ideal ama ben ters trafik yüzünden bisiklete de binemiyorum ki !!! Neyse o 4 sene önceki tecrübe idi belki alışmışımdır.Bir bisiklet alıp yeniden denemeli. Sizi Lily Allen ile Londra sokaklarında başbaşa bırakıyorum. O çayır çimenlik alanlar Greenwich'e benziyor ama Londoner'lar söylesin bakalım neresi oralar?Aaa bu arada TV'daki klibi bulamadım. Burada Sarı lı olmus hatun eh artık takımımın rengi deyip idare ettik...

07 Ağustos 2006

Lady in Red





Bilgisayar başından dışarıya bakınca bu güzelliği görüp duruyorum. Dayanamadım gidip yeni makinamla bir deneyeyim fotoğrafını çekmeyi dedim ve de aklıma Chris De Burg eşliğinde sizlere sunmak geldi...

Bunlar da bahçemizin diğer güzelleri...

Şeboşcuğum ve Gönülcüğüm nice senelere tüm sevdiklerinizle...
Bahçemizden ve bizlerden size sevgi ile...

04 Ağustos 2006

Emma Shaplin



Yıllardan 98 ya da 99 idi sanırım. Bir televizyon kanalının kutlamaları sırasında televizyonda gördüm Emma Shaplin 'i... Sesi ve kostümleri harika idi. Nefis bir show sundu. Hemen ardından Paris'e gittiğimde ilk yaptığım Fnac'dan Emma cd si bulmak oldu. Stresli bir günün ardından ruhunuzu okşayan bir müzik dinlemek istiyorsanız kesinlikle tavsiye edilir... Meleklerin sesi diye yorumlayanlar var, benden söylemesi...