Kayıtlar

yaşam etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kusurlu Günlükler .

 Daha iyi bir yaşam için galiba şunları yapmamız gerekiyor.Anlam,anlamak ,anlatmak ve anlamlandırmak .Ama hepsinin temeli merak.Merakımız kadar zenginiz.Zenginliğimiz kadar da hayatı daha iyi anlamdırırız.

İnsan Yaşadığı Yere Benzer

Ah güzel Ahmet abim benim  İnsan yaşadığı yere benzer  O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer  Suyunda yüzen balığa  Toprağını iten çiçeğe  Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine  Konyanın beyaz  Antebin kırmızı düzlüğüne benzer  Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir  Denize benzer ki dalgalıdır bakışları  Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına  Öylesine benzer ki  Ve avlularına  (Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)  Ve sözlerine  (Yani bir cep aynası alım-satımına belki)  Ve bir gün birinin adres sormasına benzer  Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne  Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına  Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına  Minibüslerine, gecekondularına  Hasretine, yalanına benzer Anısı işsizliktir Acısı bilincidir Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan Gülemiyorsun ya, gülmek Bir halk gülüyorsa gülmektir Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi.

Kusurlu Günlükler.

Resim
02.04.2022  

Kusurlu Günlükler.

 Ne kadar zamanımız var ?Kaç gecemiz var hayallerimiz için ?Kaç saat kaç gün ?

Siz yaşam hikayenizin yazıldığı metnin yardımcı yazarısınız

“Tıpkı evinizden işinize gidebileceğiniz birçok yol olduğu gibi;   -Sizi yaşamanız gereken o büyük hayata götüren de birçok yol vardır...   Oraya ulaşmak bir çeşit ‘yuvaya dönüş’tür...   Sizi kaderinize götürecek birçok mesleği seçebilirsiniz...   Aynı şekilde, her biri bünyesinde sizin için farklı bir dersi barındıran çok sayıda ruh eşiniz de vardır...   Hepsi içinizdeki büyümenize yardım etme, içinizdeki iyiliği açığa çıkarma becerisine sahiptir...   Unutmuş olduğunuz;  Mükemmellik...  Korkusuzluk...  Ve sevgi evine ulaşmak varoluş amacınızdır...  Seçtiğiniz yol uzun bir yolculuk anlamına gelebilir...   Bir başkasıyla düz bir yolda; bulutsuz mavi bir gökyüzü altında varacağınız yere giden ekspres yol da olabilir... Geniş anlamda; bunun nasıl olacağı gün içinde aldığınız kararlarla belirlenir...   Siz yaşam hikayenizin yazıldığı metnin yardımcı yazarısınız...”

Hissedebilmek,koklayabilmek,tadabilmek,sevebilmek...İşte tüm mesele bu.

Bugün güzel bir gündü.Zaten pazar günlerini çok severim günlerin en tembeli olduğu için.Modern insan için şehirler birer gelişmiş açık ceza evine dönüştü çoktandır.Şimdi durduk yere bu cümleyi niçin söylediğimi hemen açıklayayım:Bugün arkadaşlarla şehrin o tekdüzeliğinden bir nebze olsun kurtulmak için yüksek yerleri gezdik,sohbet ettik,güldük,eğlendik,doğanın o muhteşem güzelliğini doya doya seyrettik.Bir arkadaşım söylediği bir cümle  beni çok etkiledi,aslında söylediği çok basitti:''Doğanın renkleri birbiriyle ne kadar uyumlu,dikkat ettiniz mi?'' Evet,kesinlikle yaratan her şeyi en mükemmel bir şekilde yaratmış .Doğa muhteşem.Doğaya zarar veren tek canlı türünün  de insan olduğunu söylememe gerek yok bile.Yağmur sonrası doğa daha da canlanmıştı,yeşil daha yeşil,sarı daha canlıydı.O an bir şiir düşündüm,birazını hatırladım çoğunu hatırlayamadım,gelince google'dan baktım sizinle paylaşmak istedim: ''Yarın ne olacağı, inan belli değil Yalın ayaktır kalbi...

kadın...

Kadın.Deniz mavi.Deniz güzel,kadının gözleri daha da güzel.Kadının adı herhangi bir ad değil.Kadın uzak kötülüklerden,kötülükler uzak olsun kadından.Salınmış uzun saç yakışıyor besbelli kadına,bunu kadında biliyor.''İnsan herhaliyle sevmeli''diyor kadın.Haklı.Kadın şiir olacak,şiirler kıskanacak kadını.Kadın büyüyor her dakika adamın gözünde,kadın kuşkulu,kadın bazen durgun.Bu defa adam tekrarlıyor;''İnsan herhaliyle sevmeli.''Adam...Kadın...

Kaza geliyorum demedi...

Bu akşam bir arkadaşımla buluşmak üzere evden çıktım.Yıldızlar güzel,dinlediğim müzik güzel,kısacası her şeyiyle güzel bir akşam olacaktı.Olacaktı diyorum çünkü tam arabayla kavşaktan geçerken bir motosikletlini hızla bana doğru geldiğini gördüm ve anda kaza olacağını hissettim.Manevra yapmaya fırsat kalmadan motosiklet geldi arabaya vurdu.Şükür ki ne bende ne de motosikletli çocukta bir şey yoktu,çocuk çok korkmuştu ben ise benden beklenmeyecek ölçüde sakin görünüyordum.Arabamda biraz hasar meydana geldi,çocuk otelde çalışıyor,belli ki maddi durumu pek iyi değildi,masrafa sokmak istemedim onu.Bundan sonra daha dikkatli olmasını tembihleyerek yoluna devam etmesini söyledim.Çocuk binbir teşekkür ederek yanımdan uzaklaştı.Arabanın önünde bir müddet durdum ve gökyüzene baktım , yıldızlar bana adeta ''Cana gelmedi,gerisini boşver''diyordu.Ben de içimden Küçük Prens'i hatırladım ve mırıldandım: “Yıldızlardan birinde ben yaşıyor olacağım. Ben gülüyor olacağım bir tanesin...

haftanın notları...

 Bazı şeylerin farkında olmadan yaşamak insanı  daha mutlu ediyor galiba.İnsan daha az okuyunca fazla düşünmeyince daha mı rahat ediyor ? Duyarlılık göstermeninin sınırı nedir,hangi aşamasından sonra insana zarar vermeye başlar.Arkadaşım dert yanıyordu geçenlerde,''Çok duygusalım,sevdilerimin yerine de ben üzülüyorum,bu da beni çok mutsuz kılıyor,ne yapmalıyım? Sustum,aynı sorundan ben de muzdariptim.Ve kendi söküğümü dikemeden değişmelisin kendin için dedim.  ''Dua ederken bir çocuğun annesinden istediği gibi iste..'' (Ali Şeriati)...Dua istemektir,elini sonsuzluğa açmaktır.Dua yaşamın ta kendisidir,insanın sigortasından başka bir şey değildir. Tünaydın kelimesi ne kadar itici geliyor  size de öyle mi,ne demek ''tünaydın'' zorlamam bir yapmacık. Madem kelimelerden bahsediyoruz,''hakikat'' kelimesine ne denmeli.anlamı,söylenişi ne güzel öyle..''Hakikatlar içinde sendin bir mucize olan'' Yaz ayları malum sı...

Hayat sadece yatağından akmıyor...

Resim
İnsan tek başınayken, bütün o cansız şeylerden, eşyalardan ve ağaçlardan, kuşlardan, ırmaklardan, çiçeklerden güç alması, onlarla bütünleşmesi, birbirlerini tanıdıklarını hissetmesi, kendine duyduğu şefkati onlara da duyması... Ne tuhaf ve güzeldi! VIRGINIA WOOLF (Deniz Feneri)

haftanın notları...

Bugün daha doğrusu ,artık dün sayılır,Babalar Günü'ydü.Birçok yazı okudum insanların babalarına anlatan duygularını anlatan.Ama Haşmet Babaoğlu'nun köşesindeki yazı çok dikkatimi çekti:Bize en yakın olduğu anda bile " yabancı" biridir baba ! " Dışarda "dır! Bu onu devletle, " yasa "yla, bilimle birleştiren şeydir. Anne nedir o halde, söyleyeyim: " İçerisi "dir anne ! Topraktır. Kalbin kuralsızlığıdır. İnançtır... Belki tam bu noktada "kabul edilmemiş" (Apokrifik) İncillerden biri olan Tomas İncili 'ndeki şu sözü hatırlamanın zamanıdır: Ne zaman ki, içle dış, orasıyla burası, aşağısıyla yukarısı bir olacak, o zaman Göklerin Saltanatı sizin olacak!" Leyla İpekçi'nin ''Alevin Miracı'' adlı köşe yazsını çok beğendim.Okumak isteyenler için http://bit.ly/KU6MN0 @ zamancomtr ..Bu yazıdan şu bölümü özellikle burada yayınlamak istedim: ''...Sözü şuraya getirmeye çalışıyorum. Doğayı her şeyin...

dua gibi yaşamak...

Dua gibi yaşamak,sakin,huzurlu,bilerek,isteyerek,iyilik yaparak yaşamak çok mu zor belki de kolay olduğu için zor...Kim demişti şimdi hatırlamıyorum:''Hayat basit olduğu için zordur.'' Haydi hep beraber bugünden başlayalım hayatı dua gibi yaşamaya... Sana ait olanın sana ulaşmaması, sana ait olmayanın da sende kalması asla mümkün değildir...” Evrenin Sırları kitabında böyle bir cümle geçiyordu.Yaşam bir döngüden ibaret..Her şey düzen içinde,yerli yerinde..Ağlıyorsak bir sebebi var,gülüyorsak da öyle...Üzülelim kaybettiklerimiz için ama kendimi feda etmeyelim.Bilelim ki her şey de bir ''hayır'' vardır.Acıyı da yaşayalım bizi fidanı yeşerten su misali bizi daha iyi insan yapsın,ne yaparsak yapalım en iyisini yapalım... Çoktandır bir grubtan bahsetmek istiyordum,kısmet bugüneymiş.Flört...Bu grubu ben çok sevdim,bilmem siz de sever misiniz? http://youtu.be/52CBv1AP8qg Ay,gecenin giydiği en güzel beyaz elbise...Geceye ne de çok yakışıyor.Dün gece geceye...

Başkaları ne der acaba...

Resim
Başkarı ne der... Hayatımızı yönlendiren içimizi adeta bir vürüs gibi kemiren söz dizimi başkaları ne der... Hepimizin hayatını zehir eden yaşamızı açık bir cezaevi haline dönüştüren düşünceler bunlar değil midir Annelerimiz,babalarımız bizi aynı düşüncelerin esiri olarak yönlendirmez mi " Aman kızım,oğlum böyle yapma komşularımız hakkımızda ne der, ne düşünür"diye sürekli bizi uyarıp hayatımızı başkaları ne der çemberi içine alarak hayatımızı zindana çevirmezler mi.Peki niçin hepimiz bu sözün tutsaklığı haline gelmişsiz. Eğer kimliklerimiz kazanılmayıp,başkaları tarafından verilmişse,içsel duygularımız, düşüncelerimiz tam olarak oturmadıysa yani kendimize ait duygularımız düşüncelerimiz henüz olgunlaşmadıysa,ham ise o zaman başkarının değer yargısı tutanacak dal olur bize .Öyleyse ilk önce ben ne derim ,ben ne kadar mutluyum düşüncesi hakim olmalıdır bizde.Vicdanımız müfetişşimiz olmalı her zaman bizim.bununla ilgili güzel bir hikaye ile yazımızı noktalayalım:Pazara gidip ü...

haftanın notları...

Resim
  Sıradan olmak ile sıradışı olmak birbirne zıt iki kelime tıpkı siyah ile beyaz,iyiyle kötü gibi...Sıradan olmak akıp giden ırmağın içinde herhangibir ağaç dalı,sıradışı olmak ise akıntıya direnmek,akıntının tersi yönünde yüzebilmek...Şunu da hatırlatmakta fayda var sıradan olmak derken herkes gibi düşünmemek,yaşam denilen mucize nehre aynı pencereden bakmamak...Farklı düşünmek,farkındalık yapmak...Kısacası üretmek ve mutlu olmak...                              *** Gündelik yaşamın ritüelleriyle,hesaplaşmalarıyla en çok nerde yüzyüze gelirsiniz? Akşam yastığa başınızı koyduğunuz zaman mı,olmadı mı evde yalnız kaldığınızda mı,yoksa kalabalıklar içinde yalnız kaldığınız zaman mı..Kendi mahşerinizi hangi zaman dilimine kurarsınız,kendi sırat köprünüzden geçerken neler hissedersiniz,yoksa hayatın sıradan köprüsünden hesaplaşmadan yürüyüp gider ...
Resim
Dil ne için var? Büyük psikanalist J. Lacan bir keresinde "dil, yalan için var" demişti. Ya hakikat? O çoğu zaman "dilsiz " dir.
Güneş,sarı yapraklar,vaktinden önce yeşile bürünmüş ağaçlar,kısaca doğa.Koynunu alçakgönüllükle açmış,insanlığı çağırıyor,onlara yaptığımız tüm acımaszlağa rağmen...Doğa hafta sonu harikaydı.                                                ***  Güzelleşebilen kadın güzel kadından daha ''büyüleyici''dir.Erkeklerin gözünde tabiki...diyen Haşmet Babaoğlu'na katılmamak mümükün değil.Güzelleşebilen kadın şiir,güzelleşebilen kadın kutsal bir metin...                                              *** Beccket: '' Yeryüzünün yaşları sonsuzdur,bir...

kısa notlar...

Üşümek,insanın ruhuna iyi geliyor sanki,üşüyünce sıcak suda kirlerin erimesi gibi insanın içindeki kötülüklerin de yok olduğu hissine kapılmak biraz rahatlatıyor insanı...                                              *** ''kurban'' kelimesi bende hep farklı bir etki bırakır.Habil ile Kabil'in  hikayesini bilirsiniz.Hz.Adem'in oğulları...Dünyada ilk katil ve ilk maktul...Habil Allah'a  bir kotun kurban eder,kabul olunur;Kabil ise bitki kurban eder,kabul olunmaz.Kardeşini kıskanır ve onu öldürür.''Kurban''Habil...Kurban iyi insan...Kurban salih niyet...Şu soruyu d ahep kendime sorarım:Acaba Kabil,Habil'i öldürmeseydi,yine cinayetler olur muydu?                    ...

haftanın notları

Hüzün... İnsana en çok bu renk yakışıyor galiba...gülüyoruz,eğeniyoruz ama kendi köşemize çekildiğimiz zaman geriye bir tek o duygu kalıyor,hüzün...                                      *** ''İnsanı en çok hatırlatan parçası yüzüdür'' diyen Mehmet Eroğlu haklı mı dersiniz,sizce insanı en çok anlatan parçası hangisi? İlk cevabı ben vereyim:Galiba yüzümüzdeki çizgiler...Herbiri yaşanmışlıklarımızn,hayalkırıklıklarımızın bir kopyası.                                    *** Aşkı anılar ve düşler besler.Düşler aşkı  besler evet ama hangi düşler,tek taraflı kurulan düşler mi yoksa ortak düşler mi? Yalnız kurulan düş bazen yere düşer ve masa...

güzel şeyler...

Ekim ayındaki insanı büyüleyen güneş,tıpkı gelinliğini  giyen genç kızın o muhteşm görüntüsü...İnsan buram buram güneşi içine çekmek,doldurmak istiyor.Hafif sallanan yapraklar ve duygular...Yaşamak güzel şey be kardeşim...                                                 *** Bugünlerde bıkmadan usanmadan Eric Clapton dinliyorum,özellikle Layla şarkısını dinlemek kutsal bir melodiyi içine çekmek gibi                                                   *** Bu kitabı rastgele buldum.Okulumuzdaki öteki Türkçe Öğre...

not defteri...

Yazarların yalnız insanlar oldukları söylenir. Bana kalırsa iyi bir okur bir yazardan daha yalnızdır. Kitabını alır ve bir kuytuya çekilir. Ne için? İçine, hayalhanesine, kalbine bakabilmek için. Ne için? Üzerinde düşünülmemiş bir hayat boşuna geçirilmiş bir hayattır. Hayatını gözden geçirmek için... İyi bir okur yalnızdır, çünkü artık hayalhanesinde yaşar. Va roluşuna odaklanır. Mustafa Ulusoy (''Dünyanın Üç Yüzü'' kitabından)