Ne zaman canım sıkkın olsa açıyorum bir Antik Yunan kitabı, oh benden iyisi yok. Kahramanlıklar, öğütler... İlyada'ya kaptırdığım kadar elbette kaptırNe zaman canım sıkkın olsa açıyorum bir Antik Yunan kitabı, oh benden iyisi yok. Kahramanlıklar, öğütler... İlyada'ya kaptırdığım kadar elbette kaptıramadım. Birincisi savaş destanı değil anlatılanlar, haliyle bir olay örgüsü de yok. Bambaşka iki tür ve tarz. Öğüt kısmından bol bol var kitapta. Bunun nesi iyi? Çok fazla modern metin, sofistike metin de bazen sıkabiliyor. Öyle durumlarda temele geri dönmek iyi geliyor bazen. Bin yıllardır hiçbir şeyin değişmemesi hem rahatlatıyor hem de bir şekilde rahatsız ediyor. Bir kozmogoni kitabı Theogonia; ama yüzde yüz dikkatli okuma yapmadığım doğru. Onca Tanrı ve yarı Tanrı, kim kimden nasıl doğmuş büyük ihtimalle kendisi bile karıştırır. Musalardan yardım isteyip onlara övgüler düzse de kendisinin ilham dediği hayal gücü aşırı sağlam Hesiodos'un ne de olsa. İşler ve Günler ise adeta "çiftçilere öğütler" nitelikli bir metindi. En çok vurgulanan öğütler de "emeksiz yemek olmaz", " başkasının payına gözünü dikme" olsa gerekti kısa metin boyunca. Kitapta hoşuma giden başka bir şey Prometheus ve Epimetheus isimlerinin anlamları. Prometheus büyük olan kardeş ve adının anlamı aşağı yukarı "öngören, önceden düşünen" demek. Epimetheus ise küçük kardeş ve adının anlamı "aklı sonradan gelen, sonra düşünen". Hesiodos'un küçük olan kardeşe bol bol öğüt vermesi ve kardeşinle bile anlaşma yaparken şahit bulundur demesi kendi yaşantısıyla ilgiliymiş. Başka bir konu ise ikinci kısımdaki çevirmen açıklamaları. Yunan kaynaklarını Anadolu'ya bağlama ateşi ile metin karşılaştırmaları yapılmış bol bol. Hitit, Sümer metinleri ile de Theogonia ve İşler ve Günler karşılaştırılmış. Her ne kadar çok benzediği iddia edilse de birebir karşılaştırılan metinlerde dahi öyle ciddi bir benzerlik göremedim. Yine dönüp dolaşılıp "bu Yunan hep Anadolu Medeniyeti işte" konulu bir kompozisyona dönüştürülmüş yapılan yorumlar. Ha Yunan ha Batı Anadolu o tarihlerde oysa. Medeniyet aynı. Yine de Eyüboğlu ve Arza Erhat'tan iyi bilecek değilim pek tabii. Anlatı olarak, Hesiodos, Anadolulu ve kaba saba; Homeros, Yunan ve incelikli kabul edilmiş edebiyat çevresinde. Anlattıkları konular da insanlar da biraz öyle bir intiba bırakıyor. Gene de aynı coğrafya. Tüm medeniyet -temsili olarak örneklersem- ne Atina'dan ne de Çanakkale'den çıkmış olabilir. Anadolu'suz Yunan, Yunan'sız Anadolu olmaz ve galiba her medeniyetin öncesinde başka bir medeniyet daha bulunuyor aranırsa....more
Üç adet kardeşten her biri bir akımı temsil ediyor bana kalırsa. Biri hazcı, biri ilahi ve öteki de akılcı yaşam tarzını simgeliyor. Dostoyevski'nin "Üç adet kardeşten her biri bir akımı temsil ediyor bana kalırsa. Biri hazcı, biri ilahi ve öteki de akılcı yaşam tarzını simgeliyor. Dostoyevski'nin "ilahi olan" dışındakilere nasıl bir son hazırladığını da kitabı okuyanlar bilecektir. Psikolojik öğelerin son derece önemle ele alındığı ve Tanrı/ Tanrı-tanımazlık üzerine epeyce analiz yapıldığı, bir taraftan da uşak/efendi karakterlerinin ayrıntılarla incelendiği bir kitap bu. Alyoşa kitaptaki en arabulucu ve güven uyandıran karakter. Herkesin her şeyi ona anlatabilmesi ile bu durum açıklık kazanıyor. Bir taraftan da günümüzden teknolojiyi çıkaracak olursak sanki günümüz Türkiye'sinin romanı. Tarikatlar, din adamları, şeyhler; onlara iman etmiş ve bir taraftan sürekli başarısız olmalarını bekleyen halk... Dostoyevski nasıl yapıyorsa en lanet karaktere bile sempati ile bakmanızı sağlayabiliyor. Bir tek İvan Karamazov biraz bunun dışında kaldı gibi ki kendisi aslında "entelektüel aklı" temsil eden karakter. Dostoyevski'nin açık yürekliliğe, samimiyete verdiği değer, sanırım akla verdiği değerden daha fazla, en azından bana öyle göründü.