Kayıtlar

tarih etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Dağı Delen Irmak'tan Önemli Ayrıntılar...

Resim
Tarih Üzerine: Biz Türklerin üç çeşit tarihi vardır: Bir resmi tarih; iki, Avrupalıların yazdığı tarih ki, bu ikisi de şüphelidir. Bir de halkın zihninde kalmış tarih vardır. Nesilden nesile geçen gerçek tarih odur.(23) Futbolcu Hagi’nin Kökeni: Ulahlar, yerlerinden edilmiş, kendilerini Rumen sayıyor ama Rumenler onları Rumen kabul etmiyor, “Makedon” diyorlar. Mesela Galatasaraylı eski futbolcu Hagi, Dobruca’nın Çamurlu Köyü’ndendir, ama “Makedon”dur.(119) Gagavuzlar: Gagavuzlar, Sultan Keykavus’un adamlarıdır. Baba Saltuk’la 1260-63 senelerinde gelmişler, sonra onların bir kısmı Anadolu’ya, Balıkesir’e dönmüş, bir kısmı Babadağ’da kalmış ve bir kısmı (Bizans Egemenliği altında olanlar), biraz da Bizans’ın zoruyla, Hristiyan olmuşlardır. İşte bunlara “Gagavuz” denilmiş.(149) II. Mahmud: II. Mahmud tek başına devlettir, “Devlet için çalışacaksın, benim için çalışacaksın” der. Eskiden halkın gözünde devlet; din, kültür, tarih vs. karışımından oluşan kavramdı. II. Mahmud bunu kişiyle özd...

Bir Bilim Adamı olarak Kemal H. Karpat

Resim
‘Müthiş bir merakım vardı, belki de bu merak, kişiliğimin en önde gelen özelliğidir. Bu merak, beni daha 5 yaşında okuma yazma öğrenmeye sürükledi’. (33) Kendisinin okumaya ilgisini bu sözlerle açıklar Karpat. Merak ve öğrenme isteği onun bilim adamı olmasında en önemli karakter özelliklerindendir. Bilim adamı her nerede ve ne şartta olursa olsun öğrencilikten kopmayacak, yeni şeylerin peşinde bir ömür geçirecektir. Bu kadar bilimle iç içe olmasına rağmen Sokrates gibi mütevaziliğini de koruyacaktır. ‘Hala “yahu neler öğrenememişim, yahu ne kadar cahil kalmışım, neler varmış dünyada!” diye üzülür dururum’. (34) Sonrasında ise, aldığı bilgi ve birikimi başkalarına aktarmakta hiçbir beis görmez. Onun için önemli olan sadece kendisi değil, bilginin ve üretmenin devamlılığıdır. Bu sebepten talebelerine özel ihtimam gösterir ve onların kendisinden daha iyi olabilmelerinin de önünü açar. ‘Bugün benimle doktora yapmış, dünyanın çeşitli üniversitelerinde profesör olmuş bir çok kişi var. Benim...

Bir Tarihçi Olarak Kemal H. Karpat...

Resim
Çocukluktan itibaren tarihe olan ilgisini açıklarken; çevresinde tüm insanların ve ailesinin soylarının büyük maceralar ve öyküler sonrasında Dobruca’da sonlandığını belirtmiş ve bu bilince sadece kendisinin sahip olduğunu söylemiştir(63). Böyle bilince sahip bir çocuk, yaşamının ileri aşamalarında bu konu ile ilgili çalışacak, düşünecek ve üretecektir. Bu konuda özellikle Balkanların çözülmesi ve milli tarih tezleri ilgisini çekecektir. Milli tarihlerin ortaya çıkması ve bu milli tarih üzerine tarih yazımının milliyetçi bir eksende ilerlemesi Osmanlı’nın Balkanlardaki hâkimiyetini kaybetmesinin ön önemli nedenlerindendir(501). Karpat, Türk Tarihinin yazımı açısından en öncelikli meseleyi Milli Tarih tezi olarak görmüştür. “Unutmayınız, ‘Türk Milli Tarihi’ diye bir tez hala ortada yoktur. Bunun ana nedenlerinden bir tanesi de kopukluktur. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bilhassa Osmanlı, o tarihi yazanlar tarafından kötü gösterilmiş, modern Türkiye’nin Osmanlılarla ilgisi adeta sı...

Bir Göçmen Olarak Kemal H. Karpat...

Resim
Kemal Karpat, ‘Türkiye’de Toplumsal Dönüşüm: Kırsal Göç, Gecekondu ve Kentleşme’ isimli kitabında -kırdan kente göçün doğurduğu gecekondulaşma ile yaşanan toplumsal dönüşüm ve kentleşme olgusunu incelemektedir. Sözkonusu kitap, ‘The Gecekondu: Rural Migration and Urbanization’ ismiyle ilk kez 1976 yılında yayınlanmıştır ve ülkemizde yayınlanması için yaklaşık 30 yıllık bir süreç geçmiştir. Karpat’ın özellikle göçler ve göçlerin toplumların üzerinde yarattığı etkiler üzerine yaptığı araştırmaların kendi hayatında mutlaka bir karşılığı ve bilinçaltına yansıması vardır. Çünkü, hayatı hep yolculuklar ve göçler üzerine hep gurbette geçen bu insanın kendi hayatından yola çıkarak göçler ve toplumsal dönüşüm üzerine araştırmalar yapması doğaldır. ‘Meğerse ayrılık ezeli yazgımmış, çünkü ondan sonra bir yerde bir daha uzun müddet kalmak nasip olmadı. Aile şefkati görmedim.’ (74) Hayatı ile ilgili böyle trajik bir tanımlama yapan Karpat Hoca’nın aslında ailesi de göçler yoluyla doğduğu bölgeye y...

Bir İnsan Olarak Kemal H. Karpat...

Resim
Bir insan olarak Karpat’ı çözümlemeye çalışırken öncelikle onun doğduğu yere bakarak; karakteri ve hayatının geri kalanına yaptığı etkiyi de daha kolay bir şekilde anlayabiliriz. Sarı Saltuk isminde Hacı Bektaş dergâhına mensup(15) bir dedenin Bizans İmparatorunun izni ve desteğiyle Karadeniz’in batısına yerleşmesiyle(503) burada Babadağ isminde bir kentinde doğuşuna da öncülük etmiştir. Karpat’ın anlatımıyla; İslam’ın en liberal, en hümanist ve aynı zamanda başka dinlere ve kültürlere hürmet edip onların arasında yaşadığı bir dönemin oluşmasında(16) ana sebep Sarı Saltuk’tur. Hoşgörünün zirve yaptığı bir coğrafyanın damarlarından beslenen Karpat’ın çocukluğu, ileriki yaşamına da rehberlik edecek önemli tanıklıkların yaşanmasının da önünü açacaktır. O’nun çocukluğunda, Ortodoks Hıristiyanların çoğunlukta yaşadığı bir yerde böyle bir toplumsal uzlaşmanın olması ileriki çalışmaları için rehberlik edecektir. Hemen her topluluktan insanın bir arada yaşadığı Babadağ’da, Yahudi toplumu, küçü...

Otranto'da kalan Yeniçeriler...

Resim
' Şeyh-ül Müverrihin ' yani ' Tarihçilerin Kutbu ' olarak taltif edilen Halil İnalcık Hoca, katıldığı bir programda Fatih döneminde ‘Otranto’nun Fethi’ ile ilgili önemli anekdotlar aktardı. Gedik Ahmet Paşa (İnalcık Hoca, Gedik Ahmet Paşa’yı Napolyon’a benzetiyor) komutasında şimdiki Arnavutluk üzerinden geçerek İtalya’nın doğuya açılan çıkış kapısını fetheden askerlerden beş yüz kadarı fetih sonrası bu bölgeye yerleştiriliyor. Ancak Fatih’in ani vefatı sonrası Gedik Ahmet Paşa saltanat kavgasının ortasında kalıyor. Fatih’in oğlu Beyazıt tarafından İstanbul’a çağrılan Gedik Ahmet Paşa beş yüz kişiden oluşan bu askeri birliği orada bırakarak payitahta dönüyor. Daha sonra burayı geri alan Napoli Kralı, Otranto’ya yerleşmiş beş yüz kişilik yeniçeri kuvvetini tüm savaşlarında öncü kuvvet olarak kullanıyor ve önemli askeri başarılar elde ediyor. İlginç ve önemli bir ayrıntı… Belki de ben ilk defa duyduğum için bana ilginç gelmiş olabilir...

Dağı Delen Irmak-Kemal H. Karpat Kitabı

Resim
Kemal Karpat’la yapılan nehir söyleşi kitabı ile ilgili geniş bir değerlendirme yapacağımı daha önce burada belirtmiştim. Kemal Karpat, uluslararası alanda hem çok tanınan bir bilim adamı hem da özellikle Osmanlı ve Balkan Halklarının tarihi üzerine yeryüzünde önemli referans kaynaklarından birisi. Onun hayat hikayesi ile ortaya koyduğu tarih yaklaşımının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu sebepten 5 başlık altında Kemal Karpat’ı ve kitabını değerlendireceğim. - Bir İnsan olarak Kemal H. Karpat - Bir Göçmen olarak Kemal H. Karpat - Bir Tarihçi olarak Kemal H. Karpat - Bir Bilim Adamı olarak Kemal H. Karpat - ve Kitaptan önemli ayrıntılar...

Bilim Adamına Söyletmek İstediklerimiz

Resim
Bu ülkenin en büyük sorunlarından biridir bu. Ne kadar evrensel çapta tanınmış bir bilim adamı/aydın/entelektüel olursanız olun; birileri kendi duymak istedikleri gerçekler ağzınızdan çıktığında sizi –tanıma cüreti- gösteriyorlar. En son Şerif Mardin ve Vamık Volkan mevzuları buna örnektir. Onlarca yıldır bilim duvarına tuğla yerleştirmekle uğraşsanız da ancak yerel ve kısır tartışmaların bir ucundan tuttuğunuzda –kıymet ve –değer- görmeniz çok acı. Uzun yıllardır uluslar arası bilim camiasının saygın isimlerinde olan Kemal H. Karpat hocamızla ilgili de böyle bir durum sergilenmekteydi hatırlarsınız. Kemal H. Karpat popüler olarak tanınan bir isim değil ülkemizde. Akademik camiada ise belirli çevrelerde saygınlığı ve bilimsel yetkinliği takdir gören bir isim. Yaşayan en büyük tarihçi olarak tüm dünyada kabul gören Osmanlı Tarihçisi Halil İnalcık, kendisiyle yapılan nehir söyleşinin bir yerinde Karpat hocamızdan bahsediyor ve onunla da bir nehir söyleşisi yapılmasının iyi olacağını hat...

Büyük Bir Kahraman: Robert F. Scott

Resim
Tarih hep kahramanları ve birincileri yazar. Kimsenin umurunda olmaz ikinci gelmek yahut trajik bir şekilde sonlanan bir yaşam. Roald Amundsen, ekibiyle birlikte Güney Kutbunu ilk keşfeden insan. Robert Falcon Scott ise başka bir yönden başka bir ekiple aynı keşif için yola çıkmış ve Güney Kutbunun merkezine varmasına 1 gün kala uzaktan Amundsen ve ekibinin diktikleri Norveç bayrağını görünce yıkılıyor. O zamana kadar umutla ve tutkuyla yaptıkları onlarca gün süren yolculuk birden çöküntü ve hayal kırıklığına sebep oluyor. Bu ruh haliyle günlüğüne şu notları alıyor: ‘Bütün çabalar, bütün yoksunluklar, bütün işkenceler ne içindi?! Şu anda sona eren rüyalar içindi sadece…’ Ama o kadar üzgün olmasına rağmen, kendisinden bir gün önce oraya ülkesinin bayrağını diken Amundsen’in bıraktığı notu ulaştırmak için yanına almaktan da imtina etmiyor. Robert Falcon Scott büyük bir kahraman. O’nun biyografisini okuyunca duygulanmamak imkânsız. Kendi ülkesi de ilk başlarda onun trajik seyahatine ilgis...

Dağı Delen Irmak'ın Basımının Gecikmesi

Resim
Kemal Karpat'ın yeni çıkan nehir söyleşisi " Dağı Delen Irmak " isimli kitaptan bahsetmiştim. Karpat'ın kitabı öncesinde Türkiye İş Bankası'nın mutad olarak her yıl çıkardığı nehir söyleşi dizisi içerisinde çıkacaktı. Hatta Karpat'ın ve söyleşiyi gerçekleştiren kişinin telif paraları bile ödenmişti. Ancak sonradan ne olduysa oldu ve Türkiye İş Bankası hiç bir gerekçe göstermeden sözleşmeyi feshetti. Kitabın basımı da haliyle en az 1 yıl gecikmiş olarak kitapçı raflarına çıktı. Karpat bugün bir gazetede bu konuyla ilgili bir açıklama yapmış . Bence çok önemli bir açıklama. Çünkü bir yayınevi uluslararası çapta tanınmış ve saygın bir isme bile kendi söylediklerine uygun konuşmadığı için engelleme yapabiliyor. Bu Türkiye İş Bankası Yayınlarının ilk yayından kaldırma durumu değil bildiğim kadarıyla. Daha önce de Akupunktur Uzmanı Dr. Nüzhet Ziyal ile de böyle bir nehir söyleşi gerçekleştirilmiş ve ilk basımı bile yapılmıştı. Ancak belirli çevrelerden gelen tepki s...

Uzun zamandır beklediğim...

Resim
Kemal Karpat 'ın 2 yılı aşkın bir zamandır beklediğim nehir söyleşi kitabı 'Dağı Delen Irmak' nihayet çıktı. Okuyalım bakalım...

Tarih-Lenk

Resim
' Muhafazakâr Düşünce ’ dergisinin 7. sayısında Prof. Dr. Ali Birinci , "Tarihçilikte Meslek Ahlâkı ve Ahlâksızlığın Tarihçiliği Meselesi" başlıklı bir makale kaleme almıştı. Şimdi Türk Tarih Kurumu 'nun başında olan Birinci, bu makalesinde tarih konusunda kamuoyunun tanıdığı bilim adamlarının yaptıkları intihal ve yanlışlardan bahsetmişti. Söz konusu makale, akademik camiada büyük gürültü kopardı. Zaten, derginin bir sonraki sayısında bahsi geçen isimlerin birçoğu cevap haklarını kullandılar. Bazıları yanlış yaptıklarını da kabul ettiler hatırladığım kadarıyla. Hakan Erdem ’in kitabını görünce aklıma bu makale geldi. Erdem, Doğan Kitap’tan çıkan ‘Tarih-Lenk’ isimli kitabında Birinci’nin ortaya koyduğu noktaları hem daha ileriye götürüyor hem de daha kapsamlı bir biçimde tartışıyor. Erdem’in kitabında ilgimi çeken esas mevzu, tarih gibi ciddiyet gerektiren bir bilim dalına bile espri gözlüğü takarak bakabilmesi olmuş(Bu esprili dil kitabın kapağına da yansımış.) Belki...