Sayfalar

blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Mart 2012 Pazar

Sevgili Günlük- TRT Okul- Anne Çocuk Programı Konuğuydum...

(Blogger'da sorun mu var, RSS ve izleme kutucuklarına iki post önceki Bumerang postum yapışık kaldı. Yayınlama tarihini değiştirdim, hala Bumerang görünüyor, eski yazıyı tamamen sildim hala Bumerang görünüyor. Sizde de benzer sorunlar yaşanıyor mu? Bir önceki program postunu sildim, yazıyı tekrar yayınladım, yapılan 15 yorumu da bu postun altına, yorum bölümüne kopyaladım. Silindiğini zannetmeyin, her bir yorumunuz benim için çok değerli )
        Bir önceki postumda yazdığım üzere TRT Okul'un Anne Çocuk programına konuk olarak katıldım. Kamera önünde ve arkasındaki tüm ekip çok ilgili ve sıcacıktı. Sanırım bu nedenle hiç heyecanlanmadım. Özellikle Zeynep Kasımloğlu ve Canan Hoşgör çok iyi bir ev sahipliği yaptılar. Zeynep Hanım program için taktığı takıları ve boleroyu çıkarıp benim keçe kolyemi taktı ve programı o şekilde sundu. Ne kadar güzel taşıdığını fotoğraflarda göreceksiniz.

       Adını unuttuğum kamera arkasındaki görevliler de son derece kibar ve görgülüydüler. Sanırım TRT farkı bu... Evde daha uzun sürede yaptığım bereket kuşlarımı bile orada çabucak yapabildim. Bir kavanoz kapağı süsledim, bir de çay kutusundan kumbara yaptım. Videoları yayınlanma sırasına göre paylaşıyorum. Sadece benim olduğum bölümler var. Diğer konukların konuşma esnasında ekranın bir köşesinde ellerimin çalışma anı görüntüleri yayınlandı ama ben sadece konuştuğum bölümleri paylaşıyorum. Video kayıtları için arkadaşım Mine'ye buradan da çok teşekkür ediyorum.
İlk bölüm

İkinci bölüm
       Burada Canan Hanım neden kuşları çok sevdiğimi sordu. Ben de "çok kibar bir hayvan", dedim. Sonradan yayını izlerken peşisıra söylediğim cümle beni çok güldürdü. "Biraz bana benziyor" demiştim. Birinci cümleyle bağlantılı olarak değil;  daldan dala konması, uçması, özgür olmasını kastetmiştim. "Çok kibar, bana benziyor", demek istemişim gibi olmuş. Eşim dünden beri bu cümlelerimle dalga geçiyor :), açıklama yapmak gereğini hissettim.

Üçüncü kısacık bir bölüm. Zeynep Hanım'ın kolyesine dikkat...Ne çok yakışmış değil mi?

4. ve son bölüm. Bu bölümde tiyatro sanatçısı Suna Keskin de var. Çalışmalarımla o da çok yakından ilgilendi. Dönüşte araçta beraberdik. Çok güzel iltifatlar aldım kendisinden. O da Düzce'li ve Çerkez kökenliymiş.

Biraz da fotoğraflarla destekleyeyim. Fotoğrafları daha geniş görmek için Facebook albümüme tıklayabilirsiniz.
 
 
 
 
 
 
 
 
Benim için güzel bir anı oldu. 2-3 hafta sonra takı tasarımlarımla ilgili tekrar konuk olarak almak istediklerini söylediler. Henüz karar vermedim.
       Yayın öncesi ve sonrası blogdan, mailden, Facebooktan, Twitter'dan ve telefonla mutluluğuma, heyecanıma ortak olan, bana manevi destek olan tüm arkadaşlarıma ve yakınlarıma çok teşekkür ederim. Üzüntülerimi genelde içimde yaşarım ama mutluluklarımı paylaşmak çok hoş bir duygu benim için. İyi ki varsınız.

1 Aralık 2011 Perşembe

Keçe Kardeşliği 2...

Konuyla ilgili ilk yazımı okumadıysanız mutlaka okuyun derim. Bu yazım onun devamı. Emek Sensin Sesishapes'te sattığım keçe çiçekler, ütüyle yapışan aplikelerle, yine çok güzel çalışmalar yapılmış. Ben de paylaşıyorum.
       Elişi Defteri blogunun yazarı Füsun Hanım'ın kargoyu aldım mesajıyla, bu yazıyı girmesi arasında o kadar az saat farkı var ki inanamazsınız.Bir o kadar da güzel değerlendirmiş. Çok güzel bir yılbaşı kapı süsü yapmış. 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi bu şekilde değerlendirileceği...
Bu da Füsun Hanım'ın damask desenlerle yaptığı diğer kapı süsü


Zarifçe blogunun yazarı Nedret ablaysa gerçekten vintage bir çanta üzerinde değerlendirmiş. 
Blacktea takılarının tasarımcısı Mine Hanım, iğne oyalarıyla, boncuklarla kombinleyerek, çok çeşitli taçlar yapmış. Tüm çeşitleri Emek Sensin dükkanında...


Birdysevda blogunun yazarı Sevda Hanım, bu şirin broşları süslemiş. Clutchları da vardı ama bulamadım.
...ve Leyya Bags ütüyle yapışan keçe ajurlu kelebekleri bu şahane clutchta değerlendirmiş. 
Bu postları yazmaya bayılıyorum. Benden aldığı malzemelerle birşeyler yapanlar varsa mutlaka haberim olsun. 

24 Kasım 2011 Perşembe

Keçe Kardeşliği 1...

       Bildiğiniz gibi Eylül başından beri kesilmiş keçe motifler hazırlayıp satıyorum. Satışa sunduğum keçe çiçekler, yapraklar, damask motiflerle, kelebeklerle kendim de bir çok ürün hazrıladım ve satışa sundum. Blogger arkadaşlarımdan da kesilmiş keçelerden, ütüyle yapışan aplikelerden alıp, çok güzel değerlendirenler oldu.

       Blogger arkadaşlarımdan Renkli Tasarımlar, katlı keçe çiçekleri, bu güzel ve şık çanta tasarımında kullanmış.Çantanın farklı renkleri de mevcut.

       Ütüyle yapışan damask motif ve dalları şapka ve çanta setinde böyle güzel değerlendirmiş. Bu tasarımın da farklı renkleri mevcut.
... ve ütüyle yapışan aplikelerle bu şirinliği ortaya çıkarmış...
       Yine harika çantalar tasarlayan Leyya Bags'in  tasarımcısı Leyya keçe katlı çiçekleri ve ütüyle yapışan yaprak aplikeleri bu güzel çantayı daha da güzelleştirmek için kullanmış. Renklere, özellikle zemin rengine bayıldım...
       Zarifçe blogunun sahibi Nedret abla, kargo paketini açtıktan sanırım bir saat sonra bu güzel tacı tasarlamış. Kargom geldi mesajıyla blog yazısının arasında çok az bir saat farkı vardı :)
       Her motif yolladığım kişinin bunları nasıl değerlendireceğini çok merak ediyorum. Bu paylaşımlar çok mutlu ediyor beni. Herkesin aynı malzemeyle yorumu ne kadar farklı oluyor. Takı Kulübü zamanında bu tarz aktiviteler yapardık. Ben kullanılacak malzemeleri yazardım. Aynı malzemeden nasıl farklı tasarımlar çıkardı ortaya...
       Benden son haftalarda yurtdışından  keçe motif satın alan mağaza sahipleri oldu. Fotoğraf paylaşırlar mı bilmiyorum ama onların nasıl değerlendireceğini de çok merak ediyorum.

       Bilgim olan tüm değerlendirmeleri ben de sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.

Bu arada blog tasarımımı farkettiniz mi? On parmağında 10 marifet, özellikle minyatürlerine hayran olduğum Lilacsmell tasarımı. Ben bayıldım. Gül, headerım, ikonlarım, temamı her aşamada bana sorarak, kendi ince zevkini ve yeteneğini katarak yaptı. Buradan da çok teşekkür ederim Gül'cüğüm...

       Keçe motiflere ve ütüyle yapışan aplikelere siz de sahip olmak isterseniz Emek Sensin Sesishapes ve Etsy Sesideco'da satışta. Haftaya 1 farklı katlı çiçek, 3 adet dikiş temalı figür (prova mankeni, düğme,makara), minik yonca, kelebek, yaprak ve saplı çiçek ve 3 boy daire geliyor. Haberiniz ola...
Bunlar gelecek modellerin önizlemeleri...

6 Eylül 2011 Salı

Sevgili Günlük- Karadeniz Turu- Sümela Manastırı,Hamsiköy,Ordu Durağı

Karadeniz Turu'nun yine 8. günündeyiz.
 
 Bu kareyi daha önce de birçok fotoğrafta görmüş olabilirsiniz...
 Sümela Manastırı'na çıkmak için muhteşem manzaralı, serin ve dar bir yolda, yokuş çıkarak yürüdük.
 Manastırın kapısına geldikten sonra içine girmek için dik merdivenlerden iniliyor.
        Nasıl bir milletiz, nasıl insanlarız... Çok canım sıkılıyor böyle görüntülere. Fresklerdeki insan yüzleri büyük çaba harcanarak resmen oyulmuş. İnsan boyunu çok aşan yerlere bile nasılsa çıkıp oymuşlar. Ekipmanla geldiklerini düşündüm. Yoksa oralara nasıl çıktılar aklım almadı...
        Yine fresklerin ve duvarların üzeri bu saçma yazılarla dolu. İnsanımız ağaça, duvara, tarihi esere kendi ismini kazımaya ne kadar meraklı. Cehalet kazıdığının farkında mı acaba???

Manastırın içindeki freskler...
 
İniş
 
 
 Manastırın manzarası büyüleyici...
Manastır yolu üzerindeki ağaçların kökleri çok etkileyici ve tırmanmayı kolaylaştırıyor...


Bu kadar efor harcadıktan sonra kavrulmuş fındık ve taze mısırı hakettik...
Buradan Altındere Milliparkı'na dönüp, biraz mola verip otobüslerimize biniyor ve Zigana Dağları'na tırmanıyor ve Hamsiköy'de öğle yemeği için mola veriyoruz.
        Çok lezzetli ızgara tabağımız, mısır ekmekleri, turşu kavurması, lahana çorbası ve tadına doyamayıp ikişer kase yediğimiz meşhur Hamsiköy sütlacıyla gözümüz gönlümüz açılıyor, kendimize geliyoruz. Hamsiköy sütlacı meşhur olduğu kadar varmış... Dilerseniz yukarıdaki gibi kavrulmuş fındıklı, dilerseniz sade servis yapılıyor.
 Karadeniz'i Doğu Anadolu'ya bağlayan Zigana Tüneli'ni geçiyoruz. Giresun'da fındık alışverişi için mola veriyoruz. Buradan da Ordu'ya gidiyoruz.
 İlk olarak şehrin en güzel panoramasına sahip 485 m. yüklekliğindeki Boztepe'ye çıkıyoruz.
Buradan merkeze teleferik seferleri konulmuş. Çok sıra vardı, teleferiğe binmedik.
Parmağımın ucunda inip-çıkan teleferikleri görebilirsiniz...
Burada çay-kahve,fotoğraf molası verip otelimize gittik.

19 Ağustos 2011 Cuma

Sevgili Günlük- Karadeniz Turu- Zilkale Durağı

Karadeniz Turu'nun hala 6. günündeyiz. Bugün çok yer gezdik, 2 postla bitecek gibi değil...
Yine Kaçkar Dağları'nın güzelliği eşliğinde, yeşile doyuran bir post.
 Ayder'den Çamlıhemşin'e geçtik. Buradan bize özel minibüslere binip (otobüsle çıkılamıyor) Şenyuva Taş köprü'de fotoğraf molası verdik.
 



 Minibüslerle biraz daha gidip inip Zilkale'ye yürüdük. Yürüyüş yolu üzerindeki bu ev çok hoşuma gitti.
 100 m. lik bir uçurum üzerinde kurulmuş olan ve konumuyla çok dikkat çeken Zilkale muhteşemdi.
  Arkamdaki kapıdan giriş yaptık. Kapıyı açtığınızda büyüleyici bir manzara ve boşluk hissi karşılıyor sizi. Adımınızı yeşil-mavi bir uçuruma atar gibi oluyorsunuz. Kesinlikle her ayrıntı, görsel estetik ve konumlandırma üzerinde çok düşünülerek yapılmış. İnsan zekasına bir kez daha hayran oldum...
 Rüzgar...



Kaleden gökyüzü...
Buradan öğle yemeği için Fırtına Deresi'ne geçiyoruz...