Aşka Dair etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aşka Dair etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Aralık 2014 Cumartesi

AŞK YOKTU...Anneler ve Kızları...

Pazar günü tüm ev halkı ile birlikte keyifli bir sabah kahvaltısının ardından uzun uzadıya yaptığım gazete mütaalasından sonra üzerimdeki miskinliği atabilmek için şöyle bol köpüklü, okkalı bir kahvenin hayalini kuruyordum ki; kahvenin o mis gibi kokusu bulunduğum odaya kadar geldi.
Annem, elindeki tepside iki fincan kahve ile odamın kapısında belirmişti bile.
-Ne zamandır fırsat olmadı, akşamları da yorgun geliyorsun. Ana-kız başbaşa bir kahve içelim, dedi.
Ben bu ana-kız kahve içmenin ne manaya geldiğini biliyorum da hangi konuda sigaya çekileceğimi bir anda kestiremedim.




Kahvesinden ilk yudumunu alan annem, fincanı sehpanın üzerine bırakırken,
-Hiç anlatmıyorsun, dedi.
-Neyi anne, dedim. Hakikaten anlamamıştım.
-Neyi olacak, şu ayrıldık dediğin erkek arkadaşını. Hani evlilik düşündüğünüzü söylemiştin de ben de hayal kurmaya başlamıştım.
-...
-Beni yine hayalkırıklığına uğrattın be kızım. Bari ayrılık sebebini söyle, bilmek hakkım değil mi?

Annemi dinlerken bir yandan hafızamı yokladım ve olsa olsa üzerinden bir ay geçmiş olmasına rağmen annemin bahsettiği o ayrılık gecesinin de ayrıldığım adamın da aklımdan çıkmış olduğunu farkettim. Anneme ne söyleyeceğimi bilemedim. O geceyi olduğu gibi anlatmaya karar verdim.

6 Aralık 2014 Cumartesi

ESKİ SEVGİLİ...Anneler ve Kızları...

Öğle tatilinde yemekten sonra çıktığım alışverişlerde zaman nasıl geçer hiç anlamamışımdır. O gün de mesai saatinden önce masamda olabilmek için merdivenleri hızla, nefes nefese çıkıp kendimi koltuğa bırakırken karşımda beliriverdi. Gözleriyle gülen o aşina yüzü görünce içimde bir sevinç duydum. Yüreğim heyecanla hopladı ama aynı anda da bir hafta önceki ayrılık gecesini hatırladım. Tuhaf bir durum vardı ortada ama etrafa karşı doğal görünmek için heyecanımı bastırarak,
-Hoş geldin, dedim.
Sakin olmaya çalışarak, elimle misafir koltuğunu gösterdim.




Gelişine hiçbir mana verememiştim. Kendime mal etmek yanlış olur diye düşündüm. Bir hafta önce geçici bir süre için ayrı kalmamız gerektiğini söylemiş, benden anlayış göstermemi istemişti. Madem ki bir müddet ayrı kalmamızda yarar vardı ve bu konuda mutabakata varmıştık bir haftada ne değişmişti. Benim için, daha doğrusu bizim için gelmiş olamayacağına karar verdim.

5 Aralık 2014 Cuma

UYKU BAZEN KAÇIŞTIR...Anneler ve Kızları...

Nihayet yatağımdayım. Başım ağrıyor. Aklım karışık. Ne düşüneceğimi hiç bilmiyorum. Belki de düşünecek bir şey yoktur. Üzgün değilim. Hafif bir kalp kırıklığı olabilir ama bir rahatlama da hissediyorum. Belki de bir kaç haftadır üzerimdeki baskının beklemediğim bir şekilde bitmesindendir. Madem düşünecek bir şey yok, kafamın içi neden arı kovanı gibi uğulduyor. Yorganı başıma kadar çekiyorum. Yatağın içinde kaybolmak istiyorum. Biraz uyusam. Uyku bana iyi gelecek. 






-Önemli, buluşalım, dedi. Randevuyu öğrenen anneciğim kafasında neler kurdu, neler düşündü ise akşam beni kapıdan yolcu ederken pek heyecanlıydı. Üstümü-başımı inceledikten sonra- "Güle güle git. Hayırlı haberlerini bekliyorum" dedi.

4 Aralık 2014 Perşembe

AYRILIK...Anneler ve Kızları...

Pencerenin önündeydi. Gecenin karanlığına gözleri alışınca, yolun karşısında park etmiş arabayı gördü. Şansına bu gece ay vardı. Gecenin karanlığını az da olsa dağıtan ay ışığında arabanın ön koltuklarında iki kişinin oturduğu farkediliyordu. Bunlar, bir çiftti. Sakin görünüyorlardı, kavga ediyormuş gibi bir halleri yoktu. Erkek bir şeyler anlatıyordu. Genç kadın durgundu, söylenenleri çaresizce kabullenmiş gibi biraz önce dik duran başını hafifçe eğip yavaşça adamın omuzuna bıraktı. Bu teslimiyet belli ki adamın hoşuna gitti. Parmaklarını kadının saçları arasında dolaştırırken, yandan görünen yüzünde coşkudan uzak, yumuşak bir ifade vardı. 






Arabada oturan çifte olanca dikkatini vermiş olan penceredeki kadın birden suçüstü yakalanmış gibi irkildi. Arabadaki genç kadın erkeğin yanağına ufak bir öpücük kondurduktan sonra onu saran kollarının arasından sıyrılmış arabadan iniyordu.

14 Şubat 2014 Cuma

DENİZ VE KUM...Ebedi Aşıklar...Şahitleri Martılar!

Yaz mevsimini geçirdiğimiz tatil beldesi her yıl olduğu gibi Eylül'ün başlarından itibaren yine tenhalaştı. Okulların açılışına hazırlanmak için aileler birer ikişer şehre döndüler. Sabah yürüyüşlerinde arabalarını yükleyen ailelerle vedalaştık. Bazı yıllar Eylül'de yazdan kalma günler yaşanır. Güneş gökyüzünde pırıl pırıl parlar ve yumuşacık ısıtır. Gün ortasında güneş tam tepede iken çekinmeden denize girilir, kumda şemsiye aranmaz. Böyle olunca da kavurucu yaz sıcaklarından sonra Eylül'de havanın açık olması, son günleri değerlendirmek bakımından hepimizin temennisidir.



Bazı yıllar ise Ağustos'un son günü hava birden bozar, gökyüzü koyu gri bulutlarla kaplanır, sert bir rüzgar çıkar adeta yerle gök birleşir ve gece sabaha kadar büyük gürültülerle gökler yarılır, yağmur kovalardan boşalır gibi yağar. Ertesi gün uyandığımızda yaz mevsiminin bir gecede bittiğine şahit oluruz. 

24 Temmuz 2012 Salı

AŞK'I MERAK EDİYORUZ...

Aşkı anlatmak istemiştim de; "Aşka Düşmek" başlığıyla dilimin döndüğü, aklımın erdiğince bir şeyler karalamıştım. Ondan önce de sonra da çeşitli konularda çeşitli yazılarımı yayınladım ama en fazla okunan yazım Aşka Düşmek oldu. Sebebini merak ettiğimde ise fazla düşünmeme gerek kalmadı. Çünkü, veriler gösteriyordu ki, Goggle'a "Aşk'ı" soranların bir çoğu benim bloğuma düşmüşlerdi, çaresiz!. Yazımın çok okunması yeterli bir istatistiki belge olmasa da ben inanıyorum ki; insanlar aşk'ı merak ediyorlar.




Büyük ihtimalle gençler aşkı öğrenmek istiyorlar. Veya, kendi aşklarını sorgulamak, yaşadıklarının gerçek aşk olup olmadığını anlamak istiyorlar. Her ne sebeple olursa olsun, insanların aşkı öğrenmeye merakı var. Öğrenme merakı ile birlikte hepimizin aşka düşkün olduğu da bir gerçek. En sevilen şarkılar aşk şarkıları, sinema tarihine adını yazdırmış filmlerin çoğunluğu aşk filmleri, en çok okunan kitaplar keza yine aşk romanları.

13 Mart 2012 Salı

AŞKA DÜŞMEK...

Aşkın tarifini sorarlar aş tarifi sorar gibi. Aşk, ne bir kaba girer aş gibi ne de ateş ister pişmek için. Aşkın ne mekana ihtiyacı vardır, ne de herhangi bir yerde olmaya. Aşk, gözle görülmez, kulakla işitilmez. Aşk, görünmeyen ateşle yanmaktır. Aşk, sonsuzlukta kaybolmaktır. Aşk, görmeyen gözle, duymayan kulakla kendine yol bulmaktır.



Aşk, bedendeki tüm duyuların birleşip tek olmasıdır.
Aşk, bedenin ruha, ruhun bedene dönüşmesidir. 
Aşk, her nefeste son nefes gibi hissetmektir.
Aşk, beşeri duyguları barındırır ama o duygulardan varestedir.
Aşk, bazen ılık bir meltem, bazen bora, fırtınadır.
Aşk, tüm duyu ve duyguların hakimiyetinde yaşamaktır. 
Aşk, duyguların aklı ele geçirmesidir.
Aşk, akıl ve mantığın binbir parçaya bölünerek yok olmasıdır.
Aşk, gözlerin kör, kulakların sağır olmasıdır. 
Aşk, köle olmaktır.
Aşk, planlanmaz. 
Aşk, planların suya düşmesidir. 
Aşk, hesap-kitap bilmez.
Aşk, bütün bunlar ve daha da fazlasıdır. 


Böylesine zor ve çetin bir deneyimi yaşamak için aşka düşmek gerekir.
Aşk, sadece ve ancak ona meyyal olanlarındır.





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...