Köyümde etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Köyümde etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Mart 2021 Çarşamba

Köyümde Kar Başladı

                       Bugün okula geldiğimizde bizi kar yağışı karşıladı. Çarşambadan itibaren kar yağacak deniyordu gerçekten de bizim burada doğru çıktı. Daha iki gün önce leylekleri köyün üzerinde uçarken görmüş, nihayet bahar geliyor demiştik. Bileğimde ki kırmızı beyaz ipi limon ağacıma bağladım her zaman aynı olan dileğimi dileyerek. 

Ama bugün hava öyle soğuktu ki , evden çıkarken kesin bizim köyde kar yağıyordu dedim. Arabayla yukarı doğru çıkarken etrafı kaplayan beyazlıkla mutlu oldum. Gerçi baharı özledik ama mart kapıdan baktırıyor işte.


Okulumuzun görüntüsü yan binadan çekildi. Benim sınıfım işte şu yanda ki kapı..


Köyümüzün adını sormayın söylemem :) 


                          Marmara Denizine böyle tepeden bakıyor. Bizim kasaba da aşağıda kalıyor, deniz kıyısında..


Bu görüntüleri geçen ay yağan kar zamanı çektim. O zaman daha çok kar yağmıştı, evler neredeyse pencerelere kadar kara gömülmüştü. Evlere giden yollar açılmış..


Bir velim çay ikram etmişti..


Öğrencilerimden biri yeni doğan köpekleri göstermişti bana..



                             Bir evin önünde bu devasa kardan adamı bulmuştum.. Şimdi okuldayım , dışarıda lapa lapa kar yağıyor. Bugünün heyecanıyla hemen instagrama da görüntüler koydum. Biraz sonra okul bitip eve döneceğim ama köyde gezmekte istiyorum. Bu fırsat kaçmaz. 


















17 Şubat 2020 Pazartesi

Her Şeye Rağmen Bakmak

                                 Bugün tabiat ne kadar güzel. Kuşkusuz her gün böyle bu. Ama güzelliği görmek her zaman mümkün değil. Bakmasını bilmek gerek. Acılara, hastalığa ve yorgunluğa rağmen bakılabilir. O zaman güzelliğin içinde bütün bunlara da iyi gelen düşünce olduğu görülür. O düşünceyi bir kere ellerine geçirmiş olanlar başlarına  gelen  bütün sevinçlerin ve acıların külfetine daha kolay katlanabilirler. Mutluluk da tahammül ister. Onu da iyi anlamalı.



                                Bakmasını bilmek için yapılacaklar neler olabilir:
Düşünelim ki bazıları şöyle yapıyor.Güzelliği görmek için ona biraz yaklaşıyorlar. Ortalık henüz yavaş yavaş aydınlanırken uykuyu bırakıyorlar. Güneşin doğmasına henüz bir saat var. Uyanıyorlar ve bununla birlikte, karanlığa rağmen,  görünüyorlar ki; gök açılıyor ve oradan Allah'ın yolladıkları bölük bölük yeryüzüne iniyor. Bunu görebilmek için, kim bilir kaç yıl onların uykularının üzerine güneş doğmadı.



                            Güzellik uykuyu bırakıp bakınca görülebilir. Aksi halde baş tarafı dinlenmemiş bir masal gibi güzelliği anlamak da zor. Güneş doğduktan sonra gözlerini açanlar için geçen her dakika güzelliği anlamak için kaybedilmiş olacak.
                                   Kuşlar
                             Horozlar
                             Yararlı bütün yaratıklar 
                             Ve müslümanlar herhalde bunun için daima güneş doğmadan kalkıyorlar.
                             Allah onları güzelce uyuttu ve güzelce uyandırdı.
                             Ve yeryüzünü geniş bir sofra gibi önlerine açtı. Fakat onlar ellerini ekmeğe uzatmadan önce yıkanıyor paklanıyorlar. Sessiz, derin ve yalvarmayla durup Allahı anıyoriar.


                           *Cahit Zarifoğlu   Çocuklarımızla Atlara Biniyorduk kitabından..
                                                      Fotoğraflar bizim köyden..







5 Kasım 2019 Salı

Köyde Sonbahar


İsmet 'in o müthiş şiirindeki şu dizeyi hatırlar mısınız? "Mevsimlerin bizim âşıklarımız olduklarını bilmezdim.. 
Sonbahara aşığım,ilkbahara da. Güzün renklerinin çeşitliliğine, yerde savrulan yapraklara, esen rüzgara, gökyüzünde ki oyuncu bulutlara bayılırım. Bir de köyde olmak var ya.. Yine bizim köyde fırsat buldukça geziyorum, bahçelere girip çıkıyorum, insanlarla selamlaşıp hayvanları seviyorum. Bizim köyün güzeliğini görün istedim, bir kaç fotoğraf çektim.




                Ali Ayçıl, ne güzel  anlatır Kovulmuşların Evi'nde
"Güzle, 'güz dili' diyebileceğimiz mahrem bir lisanla konuşmaya başlayınca birden anlarız ki, zayıf ve çelimsizmişiz; bitkin ve göçmenmişiz." 
Yazarların sözcükleriyle doğaya bakmayı çok severim. Not aldığım paragrafları tekrar tekrar okurum. 


                   Güz köyde daha bir güzel tüm köylerde olduğu gibi. Hurmalar, ayvalar, kasımpatıları sarı sarı ..


                         Cam önü saksılar daha toplanmamış, güneşi gördükçe çiçekleri açıp açıp duruyor. Soğuklar başlamadan güzelliklerini bize sunuyorlar. Doğaya bakıp , yaprakların üzerinde gezip mutsuz olan var mıdır acaba.


                           Minik bir durak yapmış köylüler. Kimin yaptığını merak ettim ama soracak birini bulamadım etrafta. Durakta çocuk beklediğinden değil aslında bir güzellik olsun denmiş olmalı. Orada ki  çocuklara hadi bir geçin fotoğrafınızı çekeceğim deyince çıkan manzara :)


                            Bağlardan, bahçelerden geçtim. Yüklü yüklü meyve ağaçlarını görünce daha bir mutlu oldum nedense. Yaa öyle iyi geliyor ki doğa bana,hiç gidesim yok şu şehir denen karanlık çukura.


Ee şanslıyımdır, beni yufka yemeye çağıranlar da çok olur:)




                                    Bu sonbahar da gezdim ya şükür. Yakın da kısmetse kış gelecek, yine gezmeyi dolaşmayı çok istiyorum Mevsimler bilindik deviniminde sürüyor, her seferinde yeni bir mucizeymiş gibi etrafa  bakmayı çok seviyorum. Tüm mevsmlerin tadı başka, hele bir de köydeysen...


29 Haziran 2019 Cumartesi

Köyde Yaz

                                       Görev yaptığım köyü devamlı anlatıyorum biliyorsunuz. Annem ne oldu sana, küçükken götüremezdik seni köye, nefret ederdin diyor. Sanırım yaşlandım, duygusallaştım, insandan bıktım, tek çarenin doğaya kaçış olduğunu anladım nihayet. Belki de Virgina Woolf'un  Dışa Yolculuk'ta yazdığını kavradım artık.

                       “herhalde tek yapılması gereken, bunu kabul­lenmek.” 
                       “Neyi?” 
                       “Dünyada konuşmaya değer beş kişiden fazlasının hiçbir za­man olmayacağını.”
Şimdi kızıma bakıyorum ve aynı şeyleri onda görüyorum. Köy hayatını,doğayı hayvanları sevmiyor, ilgisini çekmiyor. Sabırlı olmalıyım diyorum onun da zamanı gelecek..
Neredeyse 4 yıldır bu köy okulundayım. Doğayla iç içe geçen iş saatlerim yönünden çok şanslıyım. Her mevsimi ayrı güzel olan köyümüzde şu sıralar yaz günlerini yaşıyoruz.


Etrafın görünüşü. Sanki Karadeniz yaylalarındayız..

 


                            Bu iki hafta boyunca velilerimize  davetliydik. Her velimiz çok saygılı. Şehirde ki veli profiliyle çok büyük fark var. Çünkü ikisini yaşadım. Gittiğimiz her evde çok içten karşılandık.               


                         Bahçelerin hepsinde dizi dizi saksılar, çeşitli bitkiler dolu. Zaten doğanın güzelliğinin en çok gördüğümüz zamandayız.


Bağlarda inekler, koyunlar..



Kahvaltı sofralarında uzun uzun oturduk..


                      Gittiğim evlerden birinde öyle güzel bir köşe vardı ki. Oraya oturup uzun süre kalkmadım. Hatta bir anda fırtına geldi, hava karardı şimşekler çaktı. Çok severim böyle havayı. Bu köşede oturup seyrettim uzun uzun.


Yağmur durunca erik ve dut topladık.


                       Başka bir gün gittiğimiz köyde ki ev. Burada da ağaçların altında sıcak ama esintili bir havada uzun uzun oturduk.


Dallarda salkım salkım erikler...


Altında piknik yaptığımız erik ağacı.


Ve köyümüzün manzarası..



26 Mart 2019 Salı

Köyümüzde Bahar

                       Dört yıl dolmak üzere köyde öğretmen olalı. Daha dün gibi ilk gidişim, minibüsten iner inmez etrafta ki tezek kokusu, büyük bir sakinlik, arada duyulan horoz ve köpek sesleri.. Bayılmıştım ortama ,yıllardır özlediğim bir durumdu. Öyle böyle 4 yıl geldi geçti ama her mevsimini ayrı seviyorum. Sonbahar başka,  kış başka ve şimdi de baharı bambaşka.Bir anda etraf beyaza büründü,yeşil çoğaldı. 
                    Ben de dururmuyum yine bildiğim yollarda yürüdüm, gezdim dolaştım.Birazda fotoğraflar çektim sizin için.


Bugün burada koyunlar ve yeni doğan kuzular da gördüm ama minibüsle geçtiğimden yakalayamadım.


Deniz manzaralı köyümüz..


Monet tablosu gibi değil mi?


Küçücük bir evimiz olsa şöyle..


Meyve ağaçları ..



Doğadayken mutlaka çiçek toplarım ve evimize getiririm..

11 Ocak 2019 Cuma

Tatlı Cuma

                           Şu cumayı ne çok seviyorum. Ne de hızlı geliyor ve bir o kadar da gidiyor. Bir hafta boyunca neler yaptım anlatacağım az sonra. Yeni bir yıla başladık hatta on gün de geçti. Bu on gün sıkıntılıydı bizim için. Pelin'in son sınavları, sözlüleri, ödevleri derken strese ben daha çok girdim. Sağolsun kızım rahattır, başında durmasam çokta çalşmaz ama şükür çalışmalarımızın karşılığını aldık, notları yükselttik. Lisenin ilk yılı bu sene, gerçeklerle yüzleşiyoruz. Dersler dolu  ve zor, öğretmenlerin notları kıt, sınavlar alıştıkları test sistemi değil. Neyse ki atlattık sayılır ilk dönemi.


Her işe giden gibi sabahın köründe çıktık  yollara Ben şanslıyım üstelik, sekizi on geçe yollara dökülüyorum. Günlerden bir gün gökyüzü böyleydi. Bir hafta boyunca dört mevsimi yaşadık zaten.


Sisli ve soğuk gün oldu..


Kar yağdı çalıştığım köyde, çok sevindik çoluk çocuk..


Derse başlamadan kartopu oynadık sonra sobanın yanında ısındık, eldivenlerimizi kuruttuk..



Öğrenciler kardan adamlar yaptılar.


Okul çıkışı umreye gidecek bir arkadaşımıza gittik , güle güle git güle güle dön demek için..


En yakın arkadaşlarımdan birinin doğum gününü kutladık


Köyde yaşlı bir teyzeyi ziyaret ettiğimde  tek katlı evine girişte karşılaştım bu sardunyalarla. 


Sabahları karşılaştığım mis gibi ekmek kokusu..


Bu hafta iki kitap okuyorum. Biri bitmedi daha ..


Hafta sonu keksiz olmaz. Her daim kahve ve kek diyorum..


Bu cuma yazısını geceden yayınlıyorum. Şu an  günün ilk saatleri, bir kaç saat sonra işlerimize,okullara doğru yola çıkacağız sonra kısmetse evlere. Özlemle beklediğimiz haftasonu işte geldi, herkes için sağlık ve huzurla dolu iki güzel gün diliyorum. 
Şükürler olsun ki sağlıkla, esenlikle geldik tatile. 


                          

19 Kasım 2018 Pazartesi

Köyümde Güzün Son Günleri

Görev yaptığım şehre de yakın olan köyde sık sık gezdiğimi herkes bilir. Aslında köy olan bu yer ilçemize mahalle olarak eklendi bir kaç yıl önce. Neden köylere mahalle denmeye başladı anlamıyorum ama ben  ne olursa olsun köy diyeceğim.
Bazılarınız merak ediyor, nerede bu köy diye mesaj yazanlar çok. Fazla deşifreyi sevmediğimden Kocaeli'nde bir köy diyorum çoğunluk. Benim yaşadığım kasabaya da çok yakın olması avantajım. Şehir hayatından on dakika sonra kendimi doğanın içinde buluyorum. Tayinimi niye köye çıkardığımı anlayamayanları ben hiç anlamıyorum.


Gezerken bazı kareler yakalıyorum ki ben bile hayret ediyorum. Bu fotoğrafa baktıkça vay be yoksa Portofinoya mı ışınlandım ben diyorum. 


Okulumuz bu caminin hemen yanında. Şu minik ağaç üzerinde böyle turuncu sarı ağaçlar doluydu. Bugün bir baktım bir tane kalmamış.


Uzak dağlara bakan üst mahalleden bir görüntü..


Köyde ki evlerden biri. Keşke hep böyle kalsalar. Gerçi biz kaloriferli dairelerde yaşarken onların bu zor koşullarda kalmasını istemek nasıl bir şey..


Okul bahçemizde sonbahar izleri..


Evler ve önlerinde asılı çamaşırlar. 


Güz bitmeden bir kaç fotoğraf çekmeliyim deyip yine gezdim yollarda. Kış haline de bayılıyorum ve çocuklarla dört gözle bekliyorum bu mevsimi. Bu hafta biraz soğudu hava ama tekrar ısınacakmış hava durumu haberlerine göre. Aralık gelmeden kar yağmayacak gibi..


Son Kasım Cuması

                    Mustafa Kutlu'dan, Ezanı Beklerken kitabında şöyle der; "Zaman, nehir gibi akıp gidiyor. Ne geri geliyor, ne ...