Yunanistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yunanistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Eylül 2019 Pazar

Cennet Bir Ada ; SKOPELOS

                             Yazın son günlerinde fotoğraflarını gördüğüm Skopelus'u çok merak edip yollara çıktık. Arabamız olmadığından ilk önce İstanbul'a geldik. İzmit İstanbul otogar zaten 3 saat otobüsle yani ölüm. Sonrasında mecbur kaldığımız Metro turizm ile Selanik'e yola çıktık. 2 saat zaten gecikme ile başlayan yolculukta daha İstanbul'dan çıkmadan 3 kez otobüs değiştirdik. Yok arızalandı yok arabanın sigortası doldu falan diye daha tatil başı sinirlerimiz laçka olmuştu. Sınır kapısı beklemeleri falan baya zorlu olarak sabah Selanikteydik. 
Selanikten eskiden direkt gemi varmış adaya ama bu sene kalkmış. Adaya gitmek için Volos şehrine gitmek gerekiyordu. Allahtan sabah otobüsten indiğimiz otogardan araçlar kalkıyordu. Öğle otobüsü dolu olduğundan diğer saate bilet aldık. 


Volos otobüs 20 euro. 2 saatte bir otobüs var neyse ki ama çokta dolu oluyor. Öğleden sonra Volos'a ulaştık ama o saatte adaya giden gemi olmadığından 1 gece burada kalmak zorunda kaldık. Daha önce ayarlama yapmasakta limana yakın bir çok otel var. Feribot biletini hemen aldık ertesi güne. O sırada ucuz bir otel sorduk. 2 kişi 45 euroya liman caddesi üzerinde Jason Hotelde yer bulduk. Sonra da şehri gezmeye çıktık.


Feribaotla sabah 8 de yola çıktık neredeyse 3 saat yolculuk sürdü. Bizi ana limanda indirmediler, değişiklik yaptık diyerek merkeze 8 km uzaklıkta ki Agnondas köyünde  indirdi. Yukarıda ki manzarası görülen otelimize gitmek için tekrar otobüsü beklememiz gerekti. Sonra tekrardan denize gideceğimiz için hiç merkeze gitmemeye karar verdik. 


                        Yanımızda bavullarla bu sahile indik. Soyunma kabininde mayolarımızı giydik, havlularımızı çıkardık ve tatile başladık. Bavulları da koyduk duvarın dibine, bozulan moralimizi düzeltmeye çalıştık.


                            Agnondas şirin ve küçük bir koy. Büyük bir ağacın altına havlularınızı sererek gününüzü geçirebilirsiniz. Masaların bulunduğu tavernalarda da yemek yiyebiliyorsunuz. 


Biz bu şezlonglarda yer bulup hemen oturduk. Ücretsiz şezlonglarda içecek birşeyler alıp bütün gün oturabiliyorsunuz. Biz öğle yemeği yiyeceğimizi söyleyerek oturduk. Burada ki taverna da yediğimiz yemeklere 30 euro verdik. İkinci kez istediğiniz 2 dilim ekmeğe de para alıyorlar. Ama hellim peynir dolgulu ızgara kalamar harikaydı.


                  Agnondas köyünün adı antik çağda M.Ö. 569'da Olimpiyat Oyunları'nda yarışan Agnodas'ı onurlandırmak için sakinleri tarafından verilmiş. Agnondas, rüzgarlar adanın diğer limanlarına ulaşmalarını engellediğinden gemi ve feribotların demirlediği üçüncü Skopelos limanıymış. 


                        Gün boyunca burada hem dinlendik hem  tertemiz denizine girdik. Buranın güzelliğini görünce günlerdir çektiğimiz çileyi unuttuk. Arkamızda yoğun yeşil orman, önümüzde masmavi deniz öyle güzeldi ki..


                         Ada içinde köylere ulaşım çok rahat. Neredeyse yarım saatte bir otobüs var. Ulaşımı bu kadar kolay yunan adası görmemiştik. Bizim gibi araba kiralamayanlar için bulunmaz hint kumaşı. Dönüşte apart otelimizin ev sahibini aradık, bizi limandan alıp getirdi. Akşam üzeri ada merkezi keşfe sokaklara çıktık.


Bir hafta boyunca farklı plajlara gittik. Kastani Beach oldukça popüler ve ulaşımı otobüsle  çok kolay. Şezlong ve şemsiye 8 euro. Denizi tertemiz ama biraz dalgalıydı. Skopelos merkeze 13 km uzaklığında.  Hemen yanındaki koy olan Milia  ile birlikte adanın en güzel denizine sahip. Bize göre müzikli  sesli bir yer olduğundan buraya bakıp yan koya doğru kıyıdan yürüdük.


Limnorari Koyu  yeşilliklerle çevrili küçük ve tenha bir plaj. Agnontas'a yakın bir konumda bulunuyor. Zaten otobüsle ilk önce Agnontas'a geliyor, 3 dakika sonra da Limnorari durağında duruyor. Bu duraktan yalnız kıyıya doğru neredeyse 2 km yürüyorsunuz. 



 Skopelos'un güney tarafındaki Stafilos Koyu adadaki en popüler  plajlardan biri. Yüksek kayalıklarla çevrili yemyeşil ormanın eteğindeki kıyı boyunca şezlonglar bulunuyor ve ücreti de 7 euro. Taşlarla başlayan deniz yine tertemiz. 


   Glysteri Koyu ; Kristal suyu ve çakıllı kıyısıyla  Skopelos kasabasına yakın mesafede bulunan güzel bir koy. 


                                   Velanio Koyu ; Stafylos'un hemen yanındaki küçük bir plaj. Yürüyerek buraya Stafylostan geliyorsunuz ama biz biraz bakıp geri döndük çünkü çok rüzgarlı ve dalgalıydı.



 Skopelos, Skiathos ve Alonissos arasında yer alan güzel bir ada. Mükemmel görüntüsü ve bozulmamış çekiciliği, özellikle aileler ve çiftler için Skopelos'u popüler bir tatil mekanı haline getirmekte. Skopelos, Hollywood filmi Mamma Mia'nın çekim yerlerinden biri olarak ün kazandı. Aslında, filmin düğün sahnelerinin çekildiği pitoresk Agios Ioannis Kastri kilisesi, Mamma Mia kilisesi olarak bilinİyor.


Skopelos şehir merkezi de çok güzel. Bembeyaz boyalı evleri, önlerinde kocaman fesleğenleri, daracık taş sokaklarıyla her gece gezip doymadığımız bir ada oldu. 



                                   Skopelos'un iki ana köyü merkez ve Glossa'dır. Bir tepenin üstüne tünemiş bu iki köy, Ege Denizi'nin nefes kesici manzarasına sahiptir. Kristal berraklığında sularına dalmak ve güneşin altında tembellik yapmak, Skopelos tatiliniz sırasında yapılacak en iyi şeylerden biri.




Skopelos'ta yemek yiyip içilecek yerlerin çoğu, Skopelos merkez kasabasında bulunuyor. Deniz ürünleri ve ızgara yemekleri bulunan aile restoranları, liman gezinti yerindeki kafeteryalar ve Eski Kent'in dar sokaklarındaki lounge barlar ile adanın ana gece hayatı mekanıdır. Glossa'daki bir veya iki bar dışında, adadaki diğer tüm barlar Skopelos kasabasında bulunur.Ziyaretçiler Glossa, Neo Klima, Agnondas ve Loutraki gibi adanın hemen her yerinde yemek yiyebileceğiniz güzel yerler keşfedeceklerdir.  

                       Ucuz birşeyler yemek isterseniz yunanlıların meşhur şiş kebebı souvlaki ya da döneri gyros 2.70 euro. Bazı geceler bizde yedik , çok doyurucu ve hesaplı. Eğer para önemli değil şöyle güzel bir restoranda yemek yiyeyim derseniz adres burada
Restoranlarda özellikle hellim peyniri ile doldurulmuş kalamar çok lezzetli. Fiyatı 17 euro civarında. Yunan salatası 5 euro. Ekstra ekmek istediğinizde 3 dilim getirip hesaba 2 euro yazıyorlar haberiniz olsun..




                               Ada merkezde harika kafeler bulunuyor. Pastane ve fırınlardan da özellikle damla sakızlı kurabiyeler alınmalı. Ada dondurması da çok güzel. Biz her gece farklı yerde dondurma yedik. Topu 2 euro.



Ada da aynı bizim Bodrum'da olduğu gibi deriden ayakkabı ve sandaletler yapılıyor.Bir çok deri ayakkabı dükkanı bulunuyor.




Turistler tarafından çok ziyaret edilen bir yer de  Mamma Mia kilisesi olarak da bilinen Saint John Kastri Şapeli Küçük Agios Ioannis kilisesi, Skopelos'un kuzeyindeki Glossa'nın yaklaşık 7 km doğusunda, Kastri bölgesinde yer almakta. Kayanın tepesinde bulunan bu sevimli kilise, Skopelos kıyılarına ve Alonissos'a muhteşem bir manzara sunmakta. Korsanlardan ve düşman işgallerinden korumak için geçmişte orada küçük bir kale olduğunu varsayılıyormuş .
Bu küçük kilise, Hollywood filmi Mamma Mia'nın serbest bırakılmasından sonra büyük bir ün kazandı Etkileyici kaya, taşa oyulmuş 110 adımla dar bir yoldan adanın geri kalanına bağlanır. Kayanın hemen altında küçük bir plaj oluşuyor ve yaz aylarında oldukça kalabalık oluyor.

Bu kilise dev bir kayanın tepesinde duruyor.

 fotoğraf Greeka sitesinden..














25 Temmuz 2017 Salı

Patmos Adası Gezisi

                     Patmos adası için Leros'tan kalkan DODEKANISOS SEAWAYS  feribotu kullandık. Leros  Patmos arası 1.5 saat sürüyor. Ada da kaldığımız otel Skala denen merkez de ve feribotun geldiği limana çok yakın. Yürüyerek gidebilirsiniz, konumu da tepe de olduğu için çok güzel. Otelimiz
Oteli bookingten yaptığımız zaman ki fiyat ile gittiğimiz zaman fiyat arasında çok fark oldu bunu da zamanında farkedemeyince değiştirememiştik. Otele gidince bunu söyleyince birşey yapamayacaklarını söylediler. Biraz bunu sorun ettik, gittik geldik sorduk niye böyle oldu diye. Sonunda farkı azalttı sahibi, plajlara bile kendi arabasıyla götürdü. Bu yüzden sıkıntımız baştan sona erdi.
Patmos Leros'tan sonra daha turistlik ve büyük geldi . Çünkü heryere yürüyemedik. Yerel otobüsleri kullandık bazen. Merkez , yolcuların geldiği gittiği yer Skala. Adanın nüfusu 3000 kişiymiş. Ama kilise şapel yönünden çok zengin. Ada da 365 tane varmış. Kendine has bakir plajları çok . Bizim de ilk gün gittiğimiz Skala'ya çok yakın olan Grikos koyu oldu.



                        Adanın en kalabalık ve en revaçta ki koyu olduğu söyleniyor. Ama oraya gidince bizim alıştığımız kalabalıkla hiç ilgisi olmadığını görüyorsunuz. Bu koyda ki beş yıldızlı ada otellerinden Patmos Aktif Suitsin şezlonglarını kullanmak için ücret ödemeniz gerekiyor ama çok gereksiz. Biz de ki 5 yıldızla burası arasında dağlar kadar fark var. 
Ücretsiz olarak ağaçların altına havlularınızı serebilirsiniz.



                     Biz biraz daha ileri yürüyerek daha da güzel koy bulduk ve burada ki ağaçların altında tam gün kaldık. Arka taraflarda da tavernalar tek tükte olsa var. Öğle yemeği olarak harika yemekler yedik buradakilerde. 



              Bu koydan biraz daha ileriye gidince bir tesis daha var. Burası Petra Beach. Her yer taş, deniz tertemiz ve kalabalık değil. Bayıldık buraya da. Deniz soğuk ama girilemiyecek gibi değil. Şezlong ücreti iki kişi 10 euro.



                          Patmos'un diğer koyları da çok güzel. Psili AMOS, Livadi Grenas, Agriolivadi, Kampos diğer yerler. Skala merkezden belirli saatlerde iki plaja yani Kampos ve Grikos'a  otobüs var. 
Adanın iç bölgelerinde evler arasında gezebilirsiniz. Skala dan yukarıya doğru adanın eski merkezi Chora 'ya yine otobüsle 1,5 euroya çıkılıyor. Sonrasında biz yürüyerek indik. 



Patmos'un en güzel noktalarından biri zaten Chora.  Adanın en eski yerleşim bölgesi. Korsanlardan ve baskınlardan korunmak için burası seçilmiş zamanında. İncilin vahiyler bölümünde adı geçen Patmos aziz Yuhannaya bu ada da Hz. İsa'nın göründüğü yazar.


               M.S. 95’te Aziz John’un (St. John The Theologian) adaya gelmesi burayı önemli kılıyor. Kendisinin adaya ayak basışı, mağaraya girişi ve kendisine iletilenleri yazmaya başlamasıyla adanın Tanrı tarafından kutsandığına inanılıyor. Bu yüzden de Patmos Adası halen Hıristiyanlık'ın önemli hac noktalarından biri.




                        12. yy dan kalma Ortodoks kilisesi olan  SainT   John Manastırını çevreleyen Bizans kalesi eteklerine kurulmuş Chora daracık sokakları , kafeleri, hediyelik eşya dükkanları ile çok güzel. 


Burada bulanan  Jimmy's Balcony biraz soluklanıp birşeyler içeceğiniz , güzel yunan yemekleri yiyip adanın manzarasına bakabileceğiniz bir restoran. 


                                                Chora da ki manastırdan manzara



                                                                 Chora da bir kafe


                 St. John The Theologien Manastırını gezdikten sonra kıvrıla kıvrıla inen yoldan yürüyerek Kutsal Mağaraya geliyorsunuz. Yan taraftan giriş var ve 2 euro ödeyerek içini gezebiliyorsunuz. 
               Mağaranın kutsallığı, insanlığın geleceğinden sembolik anlatımlarla bahseden vahiyin Juhanna’ya bu mağarada indiğine inanılıyor olmasından geliyor. Halen aktif olan ve 13 rahibin yaşadığı St. John The Theologien Manastırı ise küçük sayılabilecek bir manastır. İçinde Osmanlılardan, vergilerini ödemeleri hususunu hatırlatma amaçlı gönderilmiş mektupların da olduğu bir müze de var. 




 Bunca gezme dolaşmadan sonra ne yenir ne içilir ? Tabi ki deniz ürünleri, taptaze balık çeşitleri, fava, humus, ege otları ve yunan salatası. 


İlk gece Skala içinde ki Pantelis Taverna da yemek yedik ve memnun kaldık. 


Yunan Adası’nda tavernalarda keyifli bir akşam yemeği yemek için adresler; Skala limanında yer alan Tzivaeri Taverna, Hochlaka’da bulunan Tsipouradiko Tavern ve Chora’da yer alan Vangelis.
Güzel mezelerin tadına varmak için Chora'da bulunan Jimmy’s Balcony ve The Balkoni de diğer önerilerim. 

18 Temmuz 2017 Salı

Leros Adası Tatları


Leros Adasında gezdik, dolaştık, harika yemekler yedik. Bizim gittiğimiz yerleri , yediğimiz yemekleri anlatmak istiyorum şimdi. Aslında bir yere gidince şuraya gidin gelin demek saçma bence. Turistlik yerleri bilmek güzel ama insan kendi keşfetmeli. Gezerken gözüne hoş gelen  yerlere girmeli. Yunan adaları her zaman cazip gelmiştir, daha ucuz diye yazılır çizilir. Ama artık euronun yükselmesi bunu geçersiz kıldı, bize artık her yer pahalı. Yine de Taze balık çeşitleri, balık çorbası, karides, fava, humus, musakka, cacık "Tzatziki", kabak çiçeği dolması, Ege otları, rakının kardeşi "Ouzo" ile yunan yemekleri lezzetli.

Leros adasında Alinda koyunda kaldık biliyorsunuz. İlk gün öğle yemeğini yediğimiz yer bence en güzel restorandı. Getirdikleri gerçi basit şeylerdi; patates, salata , balık ama çok lezzetliydi. Patates kızartması yapmak en zor iş aslında, ya çok yağ çeker, ya çok kızarır, ya hamur gibi olur ayarı zor . Yediğimiz patateslerin kesim şeklinden tadına kadar herşeyi çok güzeldi.


Restoranın adını yazamadım ama kendisini çektim . Alinda koyunda deniz kenarında olan bu restoran ..


Yunan adalarında yemeklerin baş tacı tabi ki Yunan salatası..


Leros sokaklarında gezerken merkez Platanos bölgesinde biraz dinlenmek için oturduğumuz bu kafe de ki dondurma çok güzeldi. Yer Platanos Cafe..


Panteli koyunda bir kaç tane deniz kenarında kafe var. Bunların birinde oturarak frappe içip serinleyebilirsiniz. Bir frappe ada da genelde 2,5 euro.


Ada da methedilen restoranlardan biri Mylos  diğeri O Karaflas. İkisine de rezervasyon yaptırarak gitmek gerekiyor akşamları. Gündüz kimsecikler yok biz uğrayıp restoranı gezmiştik. Biz yine Alinda koyunda ki  To Steki  restoranda yedik .


Vee gelelim adanın tarihi, en eski pastanesi. Orada olduğum sürece her gün gidip birşeyler yediğim , bayıldığım bir yer oldu. To Paradosiaka  1800lerin sonundan beri gelen bir pastane. Damla sakızlı dondurma ile servis edilen bir tür revani olan '' paçavouropita''  en beğenilen tatlısı. Özel dolgulu milföyde harika bir tatlı mutlaka denenmeli.


Son gün feribotu beklerken zaman geçirmek için Lakki sokaklarında gezmiştik. Sonra da herşeyi pembe olan bu kafeye girip kahve içmiştik. Sunum, tatlar, garsonların ilgisi harikaydı. Adını hatırlamıyorum ama Lakki zaten küçük, eninde sonunda bir yerlerden çıkar.


12 Temmuz 2017 Çarşamba

Leros Adasında Tatil

                          Geçen yıllarda Kos ve Samos adasına gidip çok beğenmiştik bu yaz da rotayı Leros ve Patmos adasına çevirdik. Gelirgelmez  neler yaptık yazıyorum, gidecek olanların belki işine yarar. İlk durağımız Leros adası oldu. Buraya gitmek için Bodrum'dan Kos adasına  geçtik ilk olarak. Yolculuk yarım  saat sürüyor. Hemen indiğimiz gibi biletimizi gişeden alıp Leros feribotuna bindik. Kos'tan Leros'a ulaşım  DODEKANISOS SEAWAYS  ile 1,5 saat sürüyor. Arada Kalymnos adasına uğruyor. Bizim gittiğimiz geçen hafta çok rüzgarlıydı. Yolculuk çok hoplamalı zıplamalı , dalgalarla boğuşarak geçti. Yol boyunca bir çok kişi kustu durdu bu zaman içinde. Yol bazen böyle zor geçebiliyor. Adaya geldiğimiz de hemen taksiye binerek seçtiğimiz otele gittik. Otelimiz burada  
                     Leros'un özellikle Türkler tarafından tercih edilen bölgesi değildi otelimizin olduğu yer. İyi ki de bu koyu tercih etmişiz çünkü çok huzurlu ve sakin yerdi. Otel denize sıfır, temiz ve güzeldi. Bu bölgenin adı Alinda Koyu . Koyda yanyana oteller, tavernalar var. Bizim otelin önünde şezlonglar var, otelde kalanlara ücretsiz. Dışarıdan gelenler de birşeyler içerek kullanabiliyorlar. 



odamızın balkonu

Gün içinde bu koyda denize girdik, uzun yolunda yürüyüşler yaptık, öğle yemeği için bir taverna seçip yemek yedik. Seçtiğimiz restoranları bir daha ki postta yazacağım. Limandan otele 15 euro verip taksiyle geldik. Genelde motor ve araba kiralıyorlar ama biz bu bölgeden her yere yürüdük.  Yürümeyi seviyorsanız arabaya gerek yok. Arabayla geçerken birçok şeyi kaçırabiliyorsunuz. Tabi ki adanın uzak yerlerine gidemedik bu yüzden. Zaten 2 gece kaldık ada da..


otelin önü


alinda koyu

Adanın en meşhur ve kalabalık koyu Pandeli Koyu. Bizim koyun hemen yan tarafı olduğundan yürüyerek gittik bizde . Arası 4 km. Pandeli koyunu  Türkler çok tercih ediyormuş, teknesiyle gelenler hep burada. Zaten teknelerin kalabalıklığını görünce iyi ki otelimiz bu koyda değil dedik. Biz de bu koyu  gezip burada birşeyler yedik içtik.


Panteli koyuna tepeden bakıyoruz..


Platanos  adanın merkezi. Biz yürüyerek buraya geldik. Yerli halkının büyük çınar altı kahvelerde oturduğu yer. Bir pastane de oturup dinlenmiş , amcaların o tatlı konuşmalarına anlamasakta kulak vermiştik. 


Buradan yürüyerek Pandeli koyunu yukarıdan gördüğümüz yere geldik. Pandeli küçük bir balıkçı köyü ama adanın en revaçta en popüler koyu. Zaten minicik bir koy. Birkaç tane kafe, dükkan var ama çokta güzel. Burada birbirinden güzel restoranlar bulunuyor. 




Türklerin çok sevdiği en çok fotoğraflanan restoranı da  Agia Marina da bulunuyor. Mylos restoranın önünde bulunan denizin içinde ki yel değirmeni çok güzel. Özellikle akşamları bu restoranda yer bulmak imkansız..




Agia Marina da  Pandeli koyunun hemen yan tarafında bulunuyor. Alinda koyundan buraya yürüdük hep. Yol uzun gibi gözükse de begonvillerle bezenmiş evlerin önünden geçerken bu kadar uzun yolu nasıl yürüdünüz anlamıyorsunuz bile.




Ada da bir çok şapel var. Birden köşeyi dönüşünüzde karşınıza mavi beyaz olarak çıkıyor.  Bu da Alinda Koyunun son taraflarında karşımıza çıkan Dio Liskaria Şapeli..


Leros adasında ki en güzel koyları  Vromolithos plajı,
   Kokika , Gourna, Dyo Lisgaria, Xirokampos plajı, Alinda ve Pandeli .  Uzun zamanımız olsaydı adanın farklı yerlerine gidebilirdik. Alinda dan yürüyerek gittiğimiz bu deniz kıyısı gibi nereye giderseniz gidin deniz harika. 


Hem öğle yemeği yiyebileceğiniz hem denize girebileceğiniz yerlerden biri..



Arabalar arada sırada geçip gitse de en çok kullanılan motor. Adayı çevreleyen yollardan Alinda koyunun sonunda ki ..


Evlerin sokakların güzelliği.. Özellikle Agia Maria ve Pandeli koyunda bulunan evler arasında gezmeli. İnsan şaşırıyor çünkü sokaklar çok boş. Evlerden de hiçbir hayat belirtisi gelmiyor. Hiç çocuk sesi gelmiyor , insanlar ortalıkta görülmüyor. Yalnızca bol bol  kediler yatıyor evlerin önünde..



Pandeli Koyundan yukarıya doğru bakınca yel değirmenlerini görüyorsunuz. Oldukça tepede gözükmesine rağmen biz oraya da yürüdük. Daha da ilerisinde Kale var. Ama kaleye çıkmak için araç lazım. Pandeli Kalesi ve müzesi de görülebilir.


Artemis Tapınağı kalıntıları, Belenis Kulesi, Agia Maria Müzesi gezilecek yerlerden ama bizim göremediklerimizden..


Lakki limanı Yunanistan’daki Art Deco mimarisinin en iyi örneklerinden biri. Burası 1923’te Mussolini’nin mimarları tarafından tasarlanmış ve diktatörün isteklerine aykırı olmasına rağmen, şehir merkezi daha sonra Platanos köyünün yukarısına taşınmış.
Dönüşümüz Lakki den oldu.




Son Kasım Cuması

                    Mustafa Kutlu'dan, Ezanı Beklerken kitabında şöyle der; "Zaman, nehir gibi akıp gidiyor. Ne geri geliyor, ne ...