28 Ocak 2011 Cuma

Araf

Herkesin hayatında muhakkak böyle biri, en azından bir tane böyle dostu vardır.
O dostla özellikle gençlik yıllarının en eğlenceli, en bunalımlı yıllarını beraber geçirmişsindir.
Anneleri kandırıp partilere, Taksim'lere, gezmelere beraber gitmişsinizdir.
Arada bir gönül yapmak için ma aile pikniğe de gitmişsinizdir o arkadaşla.
Kimin en çok kimde kaldığı günler hesaplanamaz olmuştur.
İkinizde kedileri çok sevmesi nasıl bir tesadüftür.
Lise bittiğinde o üniversite için şehir dışına çıkmıştır. Siz ondan gelecek mektupları dört gözle beklemişsinizdir. Yoktu o zamanlar cep telefonu, postacı beklenirdi. Birde süpriz yapar postacı yerine kendini getirirdi.
Çokça gülmeyi seven bir arkadaştır o. Koç burcunun hakkını vermiştir hep. Enerjik, çalışkan, yorulmayı bilmez.

Gece yatak sohbetleri öyle uzardı ki. Sabah muhakkak geç kalkılırdı. Beraber mutfağa girilirdi. Annelere süpriz başka kolay birşey yokmuş gibi kadınbudu köfte yapılırdı. Salata muhakkak benim elimden çıkardı. "Bahar senin elin salatada dolaşmayınca lezzeti olmaz" derdi. Her salata karıştırışta, aklımda. Üç kuruş varsa kenarımızda muhakkak lahmacun yerdik. Çok severdik.

En sır olan şeyler onunla paylaşıldı. O da benimle. Ha birde çok güzel oynardı. Halk oyunlara giderdi. Benide tuttu kolumdan götürdü tabi. Ayrı gayrı yoktu ya. Benim ertesi gün haşatım çıkınca gitmedim bir daha. O azimliydi. bitirdi, gösteri yaptı. Birde karşılıklı çok güzel göbek atardık, gençlik işte. Hep iyi hatırlıyorum seni arkadaşım.

Gün geldi evlendi, evlendik. Kopmadık. Çocuğununa hiç kıpırdamadan, yatarak büyük zorluklarla sahip oldu. Kıymet bildi. Çocuktan sonra en uzun telefon konuşmalarım hep onunlaydı. Leb demeden leblebiyi anlardı(k). Çaktırmadan anlardık, gülerdik, kimse anlamazdı. Yağmur doğduğunda ziyaretimize geldiğinde hediye ettiğin oyuncak en değerli oyuncağımız. Her oyuncak gider, gelir, poşetlenir, bir yerde unutulur ama ona bir birşey olmaz. Kıyamam, senden hatıra.
Herşey yakışıyordu da ona. Bir o yakışmadı. Ayrılmadan birkaç gün önce yine öyle uzun uzun telefonda konuşmuştuk. Oğlu kreşe, o işe başlamıştı. Mutluydu. Çalışmadan duramazdı. Ama sonucu bilse kimse izin vermezdi çalışmasına. Yoksun ama ben hala alışamadım. Rüyalarımda görüyorum seni öyle gerçeksin ki. Kimseye yakışmaz ölüm ama o'na hiç. Gitmedim cenazesine, dayanamazdım. Mezarı da burada değil. Ziyaret edemedim ya ondan kabullenemedim herhalde yokluğunu. Gideceğim birgün sırf senin için Trabzon'a o zaman kabulleneceğim galiba yokluğunu Gülhan'ım...

Ocak ayının sonunda ben bir keyifsiz olurum. O gittiğinden beri bilen bilir... Dile kolay 16 yıl yaşandı...


Araf tık.

25 Ocak 2011 Salı

Yasaktan sebep nerelere daldım

Geçen sene 2 gün farkla İstanbul'da kış böyleymiş. Kar yağmış lapa lapa. Ben sabah çıkmadan pencereden fotoğraf çekmişim. Olurda akşamına erir diye, hatırlıyorum. Hatta elektriklerimiz 1 güne yakın kesilmişti. Donmuştuk, annemlere sığınmıştık. Eski evimizde maviye ve yeşile bakardık. Özlemişim eski evimi. Nerden nereye...
Şimdi niye bunları hatırladım ki...
Sebep önümde bitmesi gereken iş arap saçına döndü. Proje bana bakıyor bende ona. İnternet yasak. (üstelik internet sağlayıcısı bir firmadayım :)) Yapacak tek şey fotoğraflara bakmak hemde 1 sene öncesine kadar uzanıp. Bu arada bu yazıyı da çok gizli...

Kar başladı şimdi, tutarmı sizce :)

21 Ocak 2011 Cuma

Aynı yemeği ısıtır gibi...*

Eylül'de gelmiş en son Daisy bize.
Bu pazar günü Daisy gelmeden önce yine aynı telaşlı ve meraklı bekleyiş başladı bizde.
daysi
Yağmur Daisy'i ben sahibini dört gözle bekledim. Bir bebek bekliyor sahipleri. Cinsiyet belli değil o kadar küçük. Ben anneye tecrübelerimi aktardım. Ne kadar çok geçmiş üstünden kimi soruyu cevaplamakta zorlandım :) Keyif aldım. Bebeklik albümümüze baktık. Minicikmiş bizimki şimdi koca kazık.

Pazar akşamı rutin hale gelen balık soframıza ortak oldular. Yağmur gösteriş yaptı. Balığı hapur-hupur yiyerek. Şaşırttı misafirleri ve tabi bizi. Bu sefer diğer pazarlardan farklı şarap yerine taze sıkılmış portakal suyu vardı :) Anne adayı düşünülerek.

Birde Yağmur ilk defa bir köpek tarafından ısırıldı. Hemde Daisy tarafından. Ağladı tabi ama çok uzatmadan. Ve çok şükür hala korkmuyor köpeklerden :)

* Resmi daha önce kullanmıştım yine kullandım :)

19 Ocak 2011 Çarşamba

Dır dır...

Ağız dolusu laf ettik te ne oldu?harfbuskuviler
Ne sen beni anladın. Ne ben seni.
Yaşlandıkça mı böyle olurdu çiftler. Herbiri bir telden çalardı, çocuklar gülerdi :) Yağmur'da güldü farkettim.
Hatta ben bir ara kahkahayı basıcaktım. Sıkıldım ben bile yaptığım sıkıntılardan. Sen kimbilir ne olmuşsundur.
harfbuskuvi
Daha yaşlanmadık dimi? Sadece biraz yorgunuz. Hepsi bu.
Lafı uzatmadan diyeceğim şu ki: Hatiş'im bir maniniz yoksa bu akşam kızı geç alsak. Biz bir sinema yapıp gelsek :)

18 Ocak 2011 Salı

Koca bir karmaşa

Bir ufaklıkla cumartesi günü işe gelinirse...
camda boya yapiyor
Peşimize oyuncak köpek Rozi ve birde tavşan takılırsa... Masa üstü halimiz böyle olur. Kimse yadırgamasın. Ters ters bakmasın.
masa ustu rozi
İş'ten çok uzuklaşmadığımdan pazartesi sendromu yaşamıyorum. İyi tarafından bakılırsa. Çok yoruluyorum kötü tarafından bakılırsa. Yetmiyor tek tatil günü. Ne sığdıracağımızı şaşırıyoruz ailece o tek güne.
bana biraktiklari
Bu yorucu, zor ve yıpratıcı günlerde ki güzellik Yağmur'un hiç sıkıntı çıkarmaması. Büyümüş gülüm. Herşeyi anlar oluş. Büyük gibi konuşmalar. Gece yattığımızda burnuma konan öpücükler. Masallar rafa kalktı. Artık yattığımız gibi sızıyoruz... İyi mi? kötü mü? Tabi ki çok kötü bir durum. Ama halden anlayan işveren yok ki karşımda anlatayım derdimi. Zaten anlatmam artık çünkü dilimde tüy bitti...

14 Ocak 2011 Cuma

ben bi Kurabiye severim :)

sari bykus
Ben kurabiyegilleri çok seviyorum.

Blog alemine dalmama sebeptir. 2008'de bir arama motorunda çıktı karşıma. Hamile haliyle tanıdım o'nu.

Hiç canlı gördüm mü? Hayır. Sadece sanal alem. Kaçırdığım bütün yazılarını birbir dönüp dönüp okudum. Yazılar harika, sürükleyici, bağımlılık yapıyor biline... Birde her iş geliyor elinden. Şipşirin baykuşlar yapmış. Bu sefer Yağmur için değil basbayağı kendim için istiyorum.

Üstelik benim baykuşlarımdan daha şirinler. Bakmak istermisiniz? Tık...

11 Ocak 2011 Salı

İş, iş nereye kadar

























İş'te bir yoğunluk ki sormayın gitsin. Bu yoğunluğun üstüne birde ofisimiz taşındı. Yetmezmiş gibi cumartesileri de çalışmaya başladık...
İlk cumartesimizde Yağmur benimle işe gelince hem sıkılmasın hem gözümün önünden ayrılmasın diye çözüm yolumuz yukarıdaki resimde...
Ekranın sol köşesi çizgi film, ortası ve sağ köşesi benim hesap yapıp çizdiğim program...
Her ne kadar işverenimiz sürekli desede bana göre cumartesileri geçici bir süre çalışıyoruz...(yürekten inanıyorum)