29 Şubat 2012 Çarşamba

Hadi buyrun teyze oldum

teyzesiningulu
27 Şubat günü en çok kız kardeşimin anne olması mı? teyze olmam mı? ağlattı beni.
Duygular(ım) karışık! Çözemedim.
Baktıkça bakmak, koklamak, bırak(a)mamak, özlemek hissettiklerim. Yüreğim tir tir...
Gözlerimi açsam mı? açmasam mı? diye göz kapaklarının kıpırdanmasını. Mutlu olsunlar, bari tek gözümü açayım bakışını sevdim. Yazarken telaşım teyzelik duygularımı ifade edemeyip eksik kalacakmışım gibi hep. Bal gibi bir şey ♥ anlayın.

Kardeşime baktıkça doğduğu gün aklımda. Doğumunu ya da hastaneden çıkışını beklerken sıkılmayalım diye dedemin, annanemin verdiği iğdelerin burukluğu, mayhoşluğu ağzımda, dün gibi...*
Büyüdü(k) ve anne oldu.

Bebek 14 gün erken ve biraz sancılı geldi.
Hoş geldi, sağlıkla büyüsün.
Büyürken ki en büyük isteğim teyze değil teyzoş demen bana :))) Bu bir aile geleneğidir bebek.

Dip not: * 27 yıl olmuş. Zaman su gibi geçiyor...

23 Şubat 2012 Perşembe

Hoş geldin Melek Neva

Dostluğumuz yıllar yıllar öncesi başladı Poyraz ailesi ile. Tarihler bizim evlilik günümüzü gösterdiğinde yanı başımda buldum kendilerini... Beraber büyüdük sonra bizim ilk çocukları büyüttük. BaranYağmur. Şimdi ise  Melek Neva aramızda. Hoş geldin mis kokulu bebek. Sağlıcakla büyüyün çocuklar.
17_02_12_003
17_02_12_009
17_02_12_0011
17_02_12_0014
17_02_12_0016
17_02_12_0018
17_02_12_0020
17_02_12_0022
17_02_12_0026
17_02_12_0029
17_02_12_0033
İlk tecrübem, ilk canlı canlı bir doğuma tanık olmam, ondan yere göğe sığdıramam ve heyecanım. Gördüklerim, çektiklerim ve daha fazlası burada. Tık.

20 Şubat 2012 Pazartesi

MÜJDE ♥

MeLeK NeVa
Beklenen bebeklerden biri geldi. Hoş geldin Melek Neva.
Bu sabah itibari ile;
02:50'de +1 nefes daha olduk,
Anne-baba ikinci bebeğini kucakladı,
Ben ilk normal doğumuma girdim...

Fotoğraflara bakarken bile dizlerim halen titriyor.
Aldığım haz ise dizlerimin titremesinin bin misli filan.
Şimdi bu bir nevi aşk dimi.

Çok mutlu dip not: Sevgili Poyraz ailesi oğlunuz Baran, kızınız Melek Neva ile çok mutlu, sağlıklı bir ömür sürün. Güzel günlere...

15 Şubat 2012 Çarşamba

Sade ve sadece...

Cumartesi gecesi; elimde bu hafta doğdu doğacak bir minik kıza hazırlanan doğum süsü var. Kapısına asılacak "hoşgeldin" aramıza denilecek.

Yanı başımda minik boy bir kız var. İhtiyaçlarımı hobi kutusundan bana veriyor. Dikiş ipi, pembe ip, makas... Evet yardımcı rol Yağmur'da.

Tv'de cumartesi akşamı klasiği bir program açık. Uykusuz anneler konuk programa. Zaten bizde ana-kız uykusuzuz. 5 mesai günü fazlasıyla uykuya doyduk şimdi birbirimize doyalım diyoruz... sessizce, usulca hiç konuşmadan varıyoruz bu karara. Özlem gideriyoruz dip-dibe, uyumadan, konuşarak.

Elimde iğne-iplik ardı ardına sokup çıkarıyorum kumaşa. Kulağım tv'de! Gamze anne bağlanıyor telefonla programa. Ben dua edelim Gamze için, iyi olması için dedim. İkimizde sustuk dudaklarımız mırıldandı. Ne dedin içinden diye sor(a)madım.

Uykusuzluğa daha fazla dayanamadı karşı koltuğa geçti. Az dinleneyim demeye çalıştı... cümlesini bitiremeden uyudu. Öpüp, deli gibi koklarken sade ve sadece sağlık diledim. Tüm çocuklara, doğacaklara, anne-babalara, herkese...

13 Şubat 2012 Pazartesi

Bizim evden bir akşam manzarası

Bir akşam manzarası; Dede tek kişilik kalorifer yanındaki koltukta oturur pek tabi yanındaki sehpada sabahtan beri yüzlerce kere okunmuş olan gazeteler ile. Tv kumandası idaresindedir eğer bizim izleyeceğimiz bir şey yoksa. Kah bir diziye başlar(ız) kah haberlere bağlanır(ız). Ama hiç birinin sonunu getiremeyiz. Her izlediğimiz bir yaşanmışlığa bağlanır. Anlattıkça anlatır... biz dinleriz. Hep bir öğüt ile bitiyor konuşmalar kulağımıza küpe olacak şekilde.


İki kişilik koltuğun bir ucunda babaanne oturur diğer ucunda ben. O her daim yerinden kalkıp "az dur şu işi de bitireyim" der gibi ilişir koltuğa, misafir gibi. Rahat ol anne komutlarımız geçersiz kalır kendisinde. Elinde hep bir el işi vardır... tığ, şiş fark etmez yeter ki üretsin. En son; tek tek meyveleri soyar yedirir bize, yatağa yollar her anne gibi.

Evin oğlu (koca kişisi)  üç kişilik koltukta laptop ile birlikte oturur. Laptop eşittir iş'tir, günü raporlamaktır şirkete, bazen bir film izlemektir orada sessizce, çaktırmadan... Fırsat kollar(ız) kahvelerimizi sakince içebilmek için. Genelde balkon olur fırsat bulduğumuz yer. Soğuk olsa da şu günlerde mutluluk işte ♥

Ben; iki kişilik koltuğun öteki ucundayım. Dışarıda çalışana evde özel ilgi var, şımaracak mıyım? ne. Fırsat bu fırsat el işi, örgü, dikiş, keçe... uğraşırım. Kıza hırka, doğacak bebeklere kurabiye, süs-püs... Bizim dükkan da ne ararsan(ız) var ☺

Yağmur ise; evin en minik boyu akşamın bu saatlerinde çoktannn uyumuş olur.

Ve... devamı gelir.

8 Şubat 2012 Çarşamba

Bir kış daha

... kar, hastalık, kar topu, kocaman montlar, cepten hiç eksik edilmeyen çiftli eldivenler, rengarenk atkılar, ocak üstünde kaynayan içinde ıhlamur, kabuk tarçın, ayva kabuğu, elma dilimi eksik olmayan bitki çayları, sehpa üzerinde öksürük şurubu, antibiyotik, burun açıcı, ateş ölçer, koltuk üzerinde battaniye, kış başı başlanmış ama ümitle devam edilen minik boya örülen hırka, tv'de çizgi sinemalarla, minik kız tarafından reklam aralarında hemencik başlanıp bitirilen aile resimleri, habersiz çat kapı yapılan kardeş misafirlikleri, bu kadar çabuk büyümelerine hayret ettiğimiz bebekler, doğmamış merakla-sağlıcakla beklediğimiz Yağmur'a kuzen ve misafir gelen babaanne-dede ile dışarıda soğuk, evde sıcacık bir kış daha yaşanıyor.subat_2012_01
subat_2012_02
subat_2012_03
subat_2012_04
subat_2012_05
subat_2012_06
subat_2012_07
subat_2012_08
subat_2012_09
subat_2012_010
subat_2012_012
subat_2012_011
Darısı tüm kışlara sağlıcakla ☺

6 Şubat 2012 Pazartesi

3 dikiş

Geçen hafta cuma sabahı yaşananlar. 03.02.2012
----------------------------------------
Perşembe akşamı öksürük krizi patlak verdi. Okula bırakıp bizden uzak değil yanı başımızda olsun işe gelsin istedik. Hem annenin ofisini çok seviyordu ve insanlar ona bayılıyordu iş'te. Planımız iş dönüşü doktora gidip muayene ettirmekti minik boyu. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı.

Cuma sabahı baba kişisi bizden evvel araba üzerindeki karları temizlemek için yola koyuldu, bizde peşi sıra. Pek neşeliydik iş yoluna düşerken. Birde dışarıda deli bir rüzgar vardı. Rüzgardan dolayı evin içinde sanki kapılar ardı ardına açık bırakılmış gibi bir esinti ve uğultu vardı. Kimseye zararı yoktu ama korku filmi gibiydi sabahın köründe.

El-ele tutuştuk arabanın yanına vardık.
Ben arka kapıyı açtım kızım ardıma sıra oldu binebilmek için. Genelde kapıyı açar kendime çeker önümden binmesine müsade ederdim. Yine öyle olacaktı ama rüzgar bize oyun yaptı. Kapı açıldı tarafımdan, yetmedi birde rüzgar savurdu kapıyı ve gitti Yağmur'un kafasına çarptı. Masum bir çarpış diye düşünüyodum elime bulaşan kanları görene kadar... Kafası yarılmıştı aslında.

Çok kanadı hastane yolunda bir damlacık yol bitmedi. Acilde uzun uzadıya beklemek kabustu ama sakinlemesine sebep oldu. Taaa ki doktor gelip sizi plastik cerraha yönlendiriyorum, dikiş gerek diyene kadar. İnsana dikiş atılabileceğini bilmiyordu canlandıramadı kafasında ve ağladı. Eline iğne ucu değince yaşadığı acıyı düşündüm ve beter oldum.

Bekledik doktoru kucak kucağa. Doktor bu arada lolipop yolladı Yağmur'a ♥ Beklerken babası çenesindeki dikiş izini, bense ona sahip olmak için edindiğim karnımdaki dikişlerden bahsettim üstün körü. Yeniden sakinledi. Yarım saat kadar vakit geçip o an gelince ipler koptu. Doktoru ve ekibi görünce "annem eve gidelim, evde hallederiz" dedi. Gülünç dimi. Önce iğne oldu sonra uyuştu ve dikişi atıldı. 3 dikiş... Kan-ter içinde 10 dakikanın ne kadar uzun olduğunu fark edip müdahalenin bitmesini bekledik. Ağladı, haykırdı, sona doğru sakinledi ve kabullendi. Bittiğinde hatıra fotosu çektik ve kahraman ilan etti(k) kendini.

Ertesi gün pansumana gittik ve yine öncesinde doktor lolipop yolladı. Doktor pansuman yaparken bizimki sakin, uyumluydu ve şeker gibiydi lolipop sayesinde ♥

O gece uykumda sürekli araba kapısı açtım ben ve her seferinde daha dikkatli açtım ama her gözümü kapadığımda yine başa sardım ve yine kapıyı daha dikkatli açtım... Kaç kere tekrarladım aynı sahneyi bilmiyorum. Sağ kapıyı değil keşke sol kapıyı açsaydım dedim... dedim kendimi yedim-bitirdim sabahı ettim. Ve içimdeki sesler susunca şükür dedim dermansız dert değildi. Yaşandı, bitti.

Dip not; lolipoplardan doktorun haberi yok. Anne-baba işbirliği ♥