29 Haziran 2012 Cuma

İçim pır pır

cicegim
Hey!!!
Biri beni tekmeliyor!
Hafif, hafif...
Sanki minik bir balık eline, ayağına çarpmış gibi...
Sanki içimde bir kelebek kanat çırpar gibi...
Hafif, hafif...

Ve ben seni hissettikçe iyi olduğuna öyle seviniyorum ki!

25 Haziran 2012 Pazartesi

Mezuniyet

mezuniyettoreni
Sahne de hep kıpır kıpır...

Öğretmeninden aldıkları komutları bizzat yerine getirdiler. Şükür!

Ama bizimki; sağındaki, solundaki arkadaşı hareketi kaçırsın ikaz etti, parmak salladı, kendisi geri kaldı ama doğrusunu gösterdi görev aşkından geri kalmadı. Koltukta izlerken çoğu zaman "kızım kendinle ilgilen" diye ikaz edesim geldi. Bazen de sınıfın minik boylusu olduğundan adımları geri kaldı yüreğim pır pır etti. İçimden "koş koş" dedim :)

En büyük sürpriz İstiklal Marşı ile Andımızı okumaları sınıfça ve tek bir satır atlamadan. İnsanın göğsü gururdan ne kadar kabarır? Tahmin ettiğimden çokmuş. Bir nesil daha yetişiyor Ata'sına, vatanına bağlı. Çok şükür!

Gurur, bol gözyaşı ile ilk mezuniyetini aldı. O bir diploma sahibi minik boyu ile.
Darısı arkadan gelenlere.

12 Haziran 2012 Salı

Kaçak ihbar...

Dün ve bugün; evden, doktordan, yazılacak rapordan kaçtım, işteyim... Çok sürmeyeceğini bile bile ve özlenesi bir iş olmamasına rağmen geldim. Evde yat, anneye git yat, kardeşe git yat hatta misafirlikte git yat, sıkıcı! ama geçici biliyorum. Sabır ve sağlık dileğim.

Yatarken özlediklerim, sıkıldıklarım var. En çok özlediğim; Yağmuru doyasıya kucaklamak... Hani bir tüy bile kaldırmamam gerekirken kucaklamam büyük bir hayal. Kucakladığımda ensesine burnumu dayayıp terle karışık o mis kokuyu duymak, öylece oturup kalmak en büyük isteğim. Yatarken yanıma gelip bir-iki kandırmalık sarılırsa ne ala. Büyüyor ve ben izliyorum. Yağmur babacı bir kız iyice belli etti kendini.

Okuldan aldığımız haberler ise çok çok mutlu bir çocuk olduğuna dair. Bizim yansımamız ise ne mutlu bize, ne mutlu bizden gördüğüne. Yaptığı resimler şanını almış, üstünde durulması gereken bir çizim yapısı varmış. Babamızdan bize geçmeyen resim yeteneği dedesinden toruna geçmiş. Güzel şeyler alsın hep bizlerden. Darısı ikinci başına...

İkinci demişken adı belli oldu, Yağmur koydu. Hem kendi isminin çok benzeri, hem kendi isminin bir küçüğü. Adını sevdik ♥ Adıyla, sağlıkla gelsin...
Deli gibi fotoğraf çekebilmeyi özledim, bu çektiklerim kaçamak. Kolumda, sağımda illaki biri var attığım adımıma dikkat eden. Birde sabah serini yüzüme vururken yürüyebilmeyi, deniz ve yosun kokusunu doyasıya koklamayı özledim. Kokularla zamanı anlamlandırıp, severim. Bu yaz şimdilik bu eksik kaldı bende.

Bu aralar en sevdiğim dalından meyve ile beslenmek. Yıkama gereği, azcık sirkede bekletme gereği duymadan. Doya doya dalından, erik, kiraz, dut yedim(k). Yağmur bizzat topladı erikleri getirdi, yedim. Uzaktan bakmaktansa yanında olmayı yeğlediğim anlardı...
Karnım büyüyor ve ben ağırlaşıyorum :)
Hamileliğimin balayı dönemlerinde olduğum şu aylarda bir yandan ağlarken birden gülmeme şaşırıyorum. Hormonlar mutluluktan yana bu ara. En sıkıldığım karnın çok büyümüş nağmeleri. Az geri durun! İyi söylemler, iyi bakışlar ayrı tuttuklarım tabi... Ben sürpriz olan ve muhtemelen son hamileliğimin büyüyen karnını seviyorum. Bırakın büyüsün! Ben rahatım sizde olun.

Daha sık yazabilme dileğimle, şimdilik sağlıkla kalın!

Kaçak halimle yakalanmadan Bahar kaçar ;)